  |
|
Bir profesyonel, omurilikten konuşamaz
Geçen hafta iletişim krizleriyle ve kazalarıyla doluydu. Bu tür kazalar bireysel boyutta yaşandığı zaman insanlar birbirine giriyor. Boşanmalar, kavgalar, başarısızlıklar... Kurumsal boyutta ise anında bir felaket oluşmayabilir; ama tortu bırakır. Aynen demliklerin dibinde oluşan ve yavaş yavaş kalınlaşan kireç tabakası gibi... Önce Haberturk.com'dan bir haber: Başkent Öğretmenevi'nde gerçekleştirilen "6'ncı Çocuk Forumu"nun açılışını yapan Bakan Nimet Çubukçu, 81 ilden gelen çocukları dinledi ve kendilerine ulaşmaları için kartını dağıttı. Çubukçu, 'Yarınlara daha güzel bakmak için siz çocukların haklarınızı korumanızdan büyük gurur duyuyorum' dedi. Bu arada söz isteyen 13 yaşındaki Eşref Er, Bakan Çubukçu'ya 'Yalova'dan geliyorum. Sokakta çalışan çok çocuk var. Ben de bazen çalışıyorum' diye seslendi. Bunun üzerine araya giren Çubukçu, 'Nasıl işler iyi mi?' deyince, salonda bir anda buz gibi bir hava esti." Habere göre çocuk, Bakan'a şu yanıtı vermiş: "Gelin de halimizi görün. Elinizden geleni ardınıza koymayın." Bir bakan profesyonel siyasetçidir. Bir profesyonelin en belirgin özelliği ise 'içinden geldiği' gibi konuşmaması, davranmamasıdır. Öte yandan Sayın Başbakan Erdoğan'ın 'Ulema' krizinin bir kriz olduğuna, bu sözün 'omurilikten', bilinçsizce, yanlışlıkla söylendiğine inanmıyorum. Başbakan gündemi belirlemiştir. O sadece bir devlet adamı değildir. Aynı zamanda bir siyasi parti lideridir. Seçmen tabanını dikkate almak, gündemi zaman zaman ona göre yönetmek zorundadır. İçeriğine katılıp katılmamak ayrı meseledir; fakat yaptığı iletişim tekniği açısından doğrudur. Deniz Akkaya'nın "Sevgilim beni dövdü!" şeklindeki açıklaması ise, iletişim açısından tipik bir 'kendi ayağına ateş etme' etkinliğidir. Bu hafta en sık rastlanan tür de bu olmuştur. Tüm profesyoneller için kıssadan hisse: "Konuşmadan önce en az iki kere düşünün. En küçük risk gördüğünüz anda, susun!"
|