Türkiye'nin kredi notu artacak mı?
Piyasalar son zamanlarda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından not arttırımı bekliyorlar . Nedenlerini ise üç noktada özetliyorlar. * Birincisi, Türkiye son beş yılda ekonomik yönden önemli yol kaydetti. Buna karşın, rating kuruluşlarından örneğin Moody's Mart 1997'den bu yana notumuzu değiştirmedi. Dokuz yıldır hiç bir şey olmamış gibi davranıyor. * İkincisi, Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlayan hiç bir ülkenin notu bizden düşük değil. Son ilerleme raporunda Türk ekonomisi ile ilgili olumlu ifadelerin dikkate alınması lazım. * Üçüncüsü ise, ülkelerin dış borçlarını ödeyip ödemeyeceği riskine odaklanan rating kuruluşlarının, Türkiye'nin bu güne kadar, Osmanlı da dahil, hiç bir iç ve dış borcunu zamanında ödememezlik etmediğini dikkate almıyor. Oysa, 1998 yılında "borçlarımı ödemiyorum" diye morotoryum ilan eden Rusya'ya, aradan beş yıl geçtikten sonra BBB ratingini vermemezlik etmiyorlar. Bu haksızlıktan başka bir şey değil. Bu üç noktayı dikkate almadan, Türkiye'yi Lesoto, Sırbistan, Ukranya, Vietnam gibi ülkelerle aynı not düzeyinde tutmanın yalnış değerlendirmeler sonucu olduğu kuşkusuz. Azarbeycan'ın, Costa Rica'nın, Peru'nun, Filipinler'in, Türkiye'den daha yüksek nota sahip olmasını ise anlamak olanaksız.
BBB bizim hakkımız Türkiye'nin kredi notunun, mevcut BB düzeyinden BBB'ye çıkarılması son derece önemli. BBB, " riski olan, ve fakat yatırım yapılabilir" ülke statüsüne işaret eden bir not. Bu düzeyde ve bunun üzerinde bir nota sahip ülkelere dış yatırımcılar daha güvenle yaklaşıyorlar. Gereksinim duyduğumuz uzun vadeli yatırımları yapıyorlar. Avrupa Yatırım Bankası, BBB ratingi olmayan ülkelerin projelerini finanse etmek istemiyor. Türkiye, ilk ratingini 1990 yılında BBB olarak aldı. Hatta o zamanlar bunu bile beğenmemiştik. Türk ekonomisi son 15 yılda çok daha güçlendi. 1990 yılına kıyasla riskten daha fazla arınmış bir ülke haline dönüştü . Ama kredi notumuz düştü. Kredi derecelendirme kuruluşları, müşterileri olan yatırımcıları koruma ve kollama görevini her şeyin üzerinde tutuyorlar. "Aman onların paralarına bir şey olmasın" endişesi "kılı kırk yarmaları" sonucunu doğuruyor. En küçük riski büyütüp, yüksek not vermek istemiyorlar.
Güvenilirlikleri azalıyor Hatta bazıları işi daha da ileriye götürerek, riske yönelik gelişmeleri birinci kanaldan ve en önce öğrenmek peşinde koşuyorlar. Amaç para kazandıkları müşterileri olan yatırımcıları bir an önce bilgilendirerek, sistemden süratle çıkmalarını sağlamak. Hem gülünç duruma düşüyorlar, hem de güvenilirliklerini yitiriyorlar. Dün, Türkiye'de bulunan BNP Paribas'ın araştırma ve stratejisinden sorumlu Patrick Mange ile beraberdik. Kendisi finansal piyasa uzmanı. Patrick Mange'ye Brezilya'da ve Türkiye'de reel faizlerin yüksekliğinin nedenlerini sordum. Gülerek " Brezilya'nın ratingi sizden yüksek olduğu için reel faizleri de sizinkinden yüksek" yorumunu yaptı. Kanımca, Türkiye BBB notunu çoktan hak etti. Daha önceki dönemlerde Türkiye'yi riski fazla ülke olarak göstererek, yatırımcılarına kazandırdıkları ek gelirlerin sınırına gelindiğini anlamaları lazım. Cari işlemler açığını bahane ederek veya uluslar arası likidite azalıyor şeklinde yanlış yorumlar yaparak, geciken not arttırımından bu kez kaçmamaları gerekir.
|