| |
Reform sürecinde söylem ve eylem
Türkiye'nin AB kriterlerini içselleştirme çabaları konusunda "Yasal değişikliklere değil, uygulamaya bakarız" diyen AB çevreleri pek de haksız değil... Çünkü örneğin bu dönemde hem Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki değişiklikle kadın-erkek eşitliği pekiştirildi, hem de "Kadına uygun olmayan işler" gibi tuhaf bir kriter çıktı...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne taşeron hizmeti veren bir şirketin, "Kış tensikatı"nda tüm kadın işçilerini kapı önüne koyması yüreğimizi sızlattı. Ayrıca AB sürecinde kadın-erkek eşitliğini yaşamın tüm alanlarına geçirmek için ne denli zorlu mücadele verilmesi gerektiğini gösteren somut bir örnek olması açısından derin derin düşündürdü. Üstelik bu olay tam da Türk-İş'in "Türkiye'de emek piyasasında kadınların durumu" konulu raporu AB'ye ulaştırdığı günlere denk geldi. Türk-İş'in yanı sıra DİSK, Hak-İş ve KESK'in de katkısı ve imzası bulunan raporda, "Türkiye'de işsizliğin aslında bir kadın sorunu olduğu" anlatılıyor ve rakamlar desteğinde örnekler sıralanıyor: Türkiye'de ortalama yüzde 10'larda seyreden işsizlik oranı kadınlarda yüzde 28.5'e yükseliyor. İstihdama katılma oranı erkeklerde yüzde 72.3, kadınlarda ise sadece yüzde 25.4. Kırsal kesimde çalışan kadın oranı yüzde 39'a çıkarken, kentlerde yüzde 18.5'te seyrediyor. Çünkü köylerde kadın bedava tarlada çapa sallıyor. 1950'den bu yana kentleşmeye paralel olarak kadının istihdama katılması sürekli düşüş gösteriyor. Daha sonra şöyle deniyor raporda: "Bu düşüşün birinci nedeni hızlı nüfus artışıysa, ikincisi de kadın işgücü arzını kısıtlayan ataerkil zihniyet ve yapıların etkinliğidir." Hatırlayın; benzer saptamalar Avrupa Parlamentosu üyesi Emine Bozkurt'un 6 Temmuz 2005'te neredeyse oybirliğiyle kabul edilen karar tasarısında da yer aldı. Türkiye'de kadınların sorunlarını şiddet, eğitim, kadının istihdamı ve siyasete katkıları başlıkları altında toplayan tasarıda şöyle denildi: "Yasalardaki iyileştirmeler hayata yansımadı. Yasa değiştirmek sadece bir adım, başlangıç. Bazı şeyleri kanun değişikliğiyle sağlayamazsınız, mantalite değişimi gerekiyor." Sonra da iki önemli ve bağlayıcı karar alındı: "1-Türkiye'de kadınlara istihdam olanakları sağlamayı hedefleyen araştırmalar yapılması ve desteklenmesi. 2-Avrupa Parlamentosu'nun her yıl Türkiye'de kadın hakları raporu hazırlaması." İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne temizlik hizmeti veren şirketin kadın personeline uyguladığı "temizlik" herhalde Bozkurt'un girişimiyle gelecek yılın raporunda bir "Zihniyet olayı" olarak yer alacak.
Bir komisyon kurulacaktı Ancak ondan da önce, AB Komisyonu'yla bayram ertesi taraması başlayacak "Kamu alımları" müzakere başlığında da kadınerkek eşitliği önemli alt başlıklardan birini oluşturacak. Her başlıkta olduğu gibi. Aynı şekilde, 9 Kasım'da yayınlanacak İlerleme Raporu'nda da. Onda da "Kadın hakları konusunda çok az ilerleme görüldüğü, siyasete ve çalışma hayatına kadınların düşük katılımının ciddi sorun olduğu" vurgulanıyor. AB Komisyonu'nun "Türkiye'de reform süreci yavaşladı" saptamasına ne kadar katılırsınız bilmiyoruz ama "Bunu nereden çıkardınız" diye soracaklara Brüksel'in hiç değilse somut bir örnek gösterebileceğinden eminiz: "Meclis'te Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu kurulmasına karar verilmişti. Avrupa Parlamentosu'ndaki benzer birime sahip olmak için. Aradan bir yıl geçti, nerede o komisyon?" Erkek üyelerin -zorunlu olarak- çoğunluğu oluşturmaları pahasına o komisyon hayata geçirilseydi, Eskihasar-Topçular arabalı vapurlarında çalışan kadınlar şimdi "Bu erkek işi, siz yapamazsınız" gerekçesiyle kış kıyamette kapı önüne konulamazdı. Ya da en azından zor konulurdu.
|