|
|
Ata'ya eziyet bayramları
Dini veya milli bayram günlerimizi yalancı coşkular içinde harcamaya devam ediyoruz. Hiçbir yaratıcı yenilik sergilemeden aynı mizansenleri tekrarlatıp duranlara inat ben de bayram coşkusunu aramaktan usanmayacağım. Özellikle de milli bayram merasimlerinde ithal askeri alet ve edevatı sergilemenin utancını bıkmadan vurgulayacağım! Son 29 Ekim'de yine gördük ki, çocuklarımız bayram törenlerinden kaytarmaya can atıyorlar. Bildik nutuklar ve gösteriler için meydanlara götürülenler angarya duygusu yüzünden milli değerlere yabancılaşıyorlar. Hadi buyurun, 'Bunların hepsi de Cumhuriyet düşmanı (?!) ailelerin çocukları' deyip işin içinden çıkın! Şüphesiz bu meselede ayrıca okulların genel sevimsizliğinin payı da büyük! Zafer Bayramı'nda askeri araç sergilemek doğal ama bir şartla: Bu ürünler başkalarının teknolojik üstünlüğünü temsil etmeyecekler! Böyle bir gösteri ancak, kendi ürettiklerimizin yeniliklerini ve üstünlüklerini 'bayramın anlam ve önemi gereği' oracıkta ilk defa halkla paylaşarak hakiki haber değerleriyle medyanın -resmi değil gerçek- gündemine sokmak anlam taşıyacaktır. Savunmanızdaki dışa bağımlılığı gizlememiz gerekirken, her bayram gururla (!) ilan etmenin sırrını anlamak mümkün değildir! Bu fasılda yetkilileri özellikle tahrik etmek için ekleyeyim: Mucitleri daha iyilerini yapmışken eldeki ithal savaş gereçlerini sergilemek için milli bayram günlerini birer 'müzefuar takvimi' haline getirmek çok arabesk bir gelenek olarak en tumturaklı biçimde Arap despotluklarında uygulanmaktadır.
Öteki milli bayramları gerçek sivil katılımı yükseltecek yaratıcı şenliklerle renklendirme ihtiyacı ortada. Fakat bunu başarabilmek için, güya Cumhuriyet adına Osmanlı'ya karşı sürdürülen resmi soğuk savaşı bitirmek şart... Zira laiklik övgüsü ve saltanat yergisi temelinde Osmanlı'ya ve İslam'a sataşmayı neredeyse ibadet sayan ekabir, Cumhuriyet'i, sürekli başında hemşire ve muhafızların nöbet tuttuğu ağır hasta gibi göstermektedir. Sanki İslam dini ve tarih olmuş Osmanlı imparatorluğu, birer virüse dönüşüp Cumhuriyet'in kanına girmiş, onu yatağa düşürmüş... Bu ekabir de büsbütün öldürmesinler diye nöbet tutuyor, karanlığa kükreyerek virüsleri kovmaya çalışıyor! Akıl almaz bir özgüven fukaralığı yansıtan bu kuşkuculuk yüzünden her bayram tarihi anıtların gölgesine kurşun sıkan geri kafalılar, aslında halk ile Cumhuriyet arasına buzdan duvarlar örerek Atatürk'e ihanet etmektedirler. Cumhuriyet kurulduğunda Osmanlı ile savaşın bir anlamı vardı. 29 Ekim 1923'te atılan temel artık bütün kurumlarıyla yerleştiği halde, hala Osmanlı'ya karşı savaş yürütmeye çalışan ekabir, halkın ecdat ve tarih sevgisini tahrip ederek topluma ve Cumhuriyet'e en büyük zararı vermektedir. Allah akıl versin!
|