|
|
|
|
İlk işinde kalem açtı şimdi zaferini kutluyor
Sex and the City adlı romanın yazarı Candace Bushnell, şu an çok zengin ve ünlü bir kadın olmasına rağmen bugünlere hiç kolay gelmemiş. Yakın bir zamana kadar çekyatta uyuyan ve bir gün Hemingway'in 'The Sun Also Rises'ı gibi bir roman yazmayı hayal eden Bushnell, şimdi zirvede olmanın tadını çıkarıyor. Bushnell, yeni romanında kariyerine düşkün kadınları anlatıyor. Tıpkı kendisi gibi....
Bütün dünyada izlenme rekorları kıran 'Sex and the City' adlı dizinin uyarlandığı aynı adlı kitabın yazarı Candace Bushnell, yeni romanı 'Lipstick Jungle' ile yine tüm dikkatleri üzerine çekti. Yazar, daha çok sekse düşkün olan Sex and the City'nin şehirli kadınlarının aksine, yeni romanında bu kez kariyerlerine düşkün kadınları anlatıyor... Bushnell, yeni romanında; 'Sex and the City', '4 Blondes' ve 'Trading Up' adlı romanlarındaki boş kafalı erkekler yerine; üç kişiden oluşan kadın kahramanlardan, iki aile reisinden ve itaatkâr bir milyoner erkek arkadaştan söz ediyor... 'Lipstick Jungle'daki kadın kahramanlar, terfi etmek ya da iş bağlamak gibi bir başarı elde ettiklerinde, 'Sex and the City'nin kadın kahramanları gibi bir puro yakıp viski içmek yerine, paha biçilmez mücevherler alarak kutluyor amaçlarına ulaşmanın zevkini. Bu kadınlar faturalarını kendileri ödüyor ve bir ilişkinin bittiğine kendileri karar veriyor. Ünlü olana kadar zor bir hayatı olan Bushnell, kitabındaki bu kadın profiller için şu yorumu yapıyor: "Zengin birini bulup evlenmektense, kendi paranızı kazanmak çok daha iyidir. Bu çok daha onurlu bir şey, öyle değil mi?"
EŞİ DE ONUN GİBİ; ÇOK OKUYOR Sekiz haftalık bir flört deneyiminin ardından New York Şehir Balesi'nin baş dansçısı Charles Askegard ile evlenmiş ünlü yazar. Üç yıldır evli olan çift, New York Balesi'nin yıllık ilkbahar galasında tanışmış. O gecenin sonunda gece kulübü Bungalow 8'e gitmişler ve Candace, Charles'a haftasonu birlikte tatile çıkmayı teklif etmiş. Evlenmeden önce insanlar onların haftasonlarını evde roman okuyarak geçirdiklerini öğrendiklerinde çok şaşırıyormuş. "Ne zaman bir kitaba başlasam hemen gelip kitaba el koyuyor, sonra kitabı çalmak zorunda kalıyorum" diyen Charles, karısının yazdıklarına hiç şaşırmadığını söylüyor. Ve bu durumu da "Onu çok iyi tanıyorum" diye açıklıyor. Şu an kitapları ve yazdığı hikayelerle zengin ve ünlü bir kadın olan Candace'nin yaşamı çok ilginç bir gelişme kaydetmiş bugüne gelene dek... Yakın zamana kadar Mahhattan'ın Upper East Side bölgesindeki evinde, bir çekyatta yatıp kalkıyormuş: "O sıralar 30'lu yaşlardaydım. Ve çoğu kolej öğrencisinin bile daha iyi şartlarda yaşadığı gerçeğinin farkındaydım." Bütün bunlara rağmen kendini hiç bırakmadığının altını çizen Bushnell, "Kaç gece oturup da 'tamam artık kaderimi değiştirecek romanı o romanı yazmaya başlayacağım' diye kendime söz verdiğimi hatırlamıyorum. Aklımda Ernest Hemingway'in 'The Sun Also Rises'ı gibi bir roman yazmayı umuyordum" diyor. Candace, yazdığı ilk kitabın parasını alır almaz, Ralph Lauren mağazasına koştuğunu söylüyor: "O mağazadan her istediğimi alabileceğimi ve bunun beni beş parasız bırakmayacağını bilmek harikaydı!" Bugün hayli zengin sayılan Bushnell, yaklaşık bir milyon dolarlık bir kitap anlaşmasının ardından iki milyon dolarlık yeni bir anlaşmaya imza atmış olmasına rağmen, yine de kendini zengin saymadığını söylüyor. Ya da hâlâ zengin olduğunu kabul edemiyor... Hartford kasabasına yakın bir bölgede üç kız kardeşin en büyüğü olarak dünyaya gelen Candace, çocukluk ve genç kızlık dönemini; at binerek, saçlarının rengini oksijenle açarak ve Katolik öğretilerini dinleyerek geçirmiş. Apollo uzay mekiğinin yakıt depolarının oluşturulmasında görev alan mühendislerden biri olan babası, kızlarının kolejde erkek arkadaş edinmelerini yasaklamış. Candace, bu yasağın, kendisini asi bir genç kıza dönüştürmediğinin altını çiziyor: "O yıllarda çok muhafazakârdım. Akıllı ve uslu bir çocuktum."
...VE BAŞARIYA YAKLAŞIYOR Annesinin ilk göz ağrısı ve üç kardeşin en büyüğü olan Candace, başarıyı New York'ta yakalamış. Çocukken kendini hep kırmızı bir Ferrari'nin içinde hayal edermiş. Houston'da Rice Üniversitesi'nde okurken ünlülerin katıldığı bir tenis turnuvasında fotoğrafçı Gordon Parks'la tanışmış ve okulu bırakıp New York'a yerleşmiş. İkili bir süre sonra ayrılınca, Candice oyunculuk kurslarına yazılmış. "Çok korkutucuydu. Katıldığım yetenek sınavlarının hepsinde, içeride en az 200 kişi olurdu. Çok kötüydüm. Hiç yeteneğim olmadığını anlamıştım." Ama o da New York'taki her güzel ve hırslı kadının sahip olduğu silahlara; yani sosyal becerilere sahip olduğundan, kısa süre sonra şehrin en gözde semtlerinden birinde verilen sosyetik bir akşam yemeğine davet edilmiş. Ve o gece orada birçok ünlü ile tanışmış...
KALEM UCU AÇTIM, GOCUNMADIM Bushnell, üniversite eğitimine devam ederken bir yandan da kadın dergilerinde çalışmaya başlamış. 'Ladies Home Journal' adlı dergideki ilk işinde tek yaptığı şey, kurşun kalemlerin uçlarını açmakmış... Candace, "Patronum gördüğü en iyi kalemtıraş olduğumu söylüyordu" diyor ve bundan da hiç gocunmadığını söylüyor... Bunca sıkıntılı dönemin ardından yeni kitabında ofis hayatında başarılı olmanın taktiklerinden bahseden Candace, 20 yılı aşkın süredir ofis hayatından uzakta. Neşeli tavırlarıyla dikkat çeken yazar, bundan sonraki romanında New York'un en zengin kadını olan bir avukatın hikayesini anlatacak.
|
|
|
|
|
|
|
|
|