Dubai kazıkları vicdan kanatırken
Sahur vakti, bir televizyon programının tekrar yayınında İstanbul şehremini Kadri Toptaş'ı dinliyorum, gözlerim açık.. Konu Burgulu Dubai Kazıkları .. Ayrıntıya hacet yok; Kadri Toptaş gerçekten acınacak durumda kalıyor. Kim bu kazıkları izah etmek ve kerametlerini ballandırarak anlatmak görevini Toptaş'a yıkmışsa herhalde siyasetin canına okumak istemiş olmalı. Program boyunca hemen hiçbir soruya tatmin edici cevap veremeyen mimar başkan yalnızca ' vizyon sakızı' çiğneyip duruyor. Eğer Burgulu Dubai Kazıkları'nın İstanbul'a ve ruhumuza çakılmasını sorgulayıp kararlaştıracak nihai bir akil adamlar heyeti söz konusu olsa ve bana da aleyhte bir rapor ısmarlansa sadece iki cümle yazardım: - Bu kazıkların İstanbul'a ihanet olduğunu belgelemek için size Murat Birsel'in programındaki Kadri Toptaş'ın söylediklerini takdim ederim. Sayın başkanın bu kazıkları savunması, gerçekte savunulmazlıklarının belgeleri olarak akıl sahipleri için yeter de artar bile! Nice zamandır particilik ve yerel yöneticilik yapmasına rağmen Toptaş siyasetin pişkin bir ustası haline gelemediği için kendisine verilen kazık savunuculuk görevini yürütmekte çok zorlandı. Belli ki mimar olarak da içine sindiremediği bir işi sadece siyasi hiyerarşi gereği savunmak zorunda! Gerçi sayın Toptaş meramını anlatma becerisi bakımından zaten pek parlak bir siyasetçi değil ama bu sefer ' kalbiyle mutmain' olmadığı bir konuyu sırf ' sadakat' gereği savunduğu için büsbütün bocalıyordu. O kadar ki, programda yöneltilen sorular karşısında ' evet, haklısınız o bölge bu iki kazığı kaldırmaz ama' diye başladığı cümlelerle çaresizliğini itiraf ediyordu. Bunun gibi, ortasında ' ama' denilerek savunmaya geçilen kabuller batağında zavallı Başkan kendisinin de inanmadığı mucizevi altyapı hamlelerinden söz ederken yüzü ve gözleri ile ağzından çıkanları yalanlar gibiydi. Hele, Burgulu Dubai Kazıkları sayesinde şehrin o bölgesinde yetersiz olan altyapının kendileri tarafından mükemmelleştirileceğini söylerken yüzünden uzaklaştıramadığı çaresizlik ifadesi yürek yakıcıydı. Siyaset böyle bir şey işte; gün gelir en sadık adamınıza bile zulmetmek durumunda kalabilirsiniz. Toptaş'a olan buydu. Eğer başkanı bu programda öylesine çaresiz görmeseydim Burgulu Dubai Kazıkları konusuna ikinci defa değinmeye niyetim yoktu. Kısa süre önce ' gökdelen birinciliği' gibi ilkel bir yarışa konu olduğu için tartıştığım bu kazıkları tekrar gündemime sokan Toptaş'tır. Bu yatırımı savunurken aslında işin savunulmazlığını kanıtlamaktan öteye gidemeyen başkan dikkatimi derinleştirmemi zorunlu kıldı. Böylece konuyu biraz daha derince kurcalama ihtiyacı duydum. Ayrıntılar sütunuma sığmayacağı için kanaatimi özetleyebilirim: - Bu kazıklar bir gün muhakkak Yüce Divan konusu olacak! Tabii Yüce Divan konusu olmak gerçekten hesap vermek anlamı taşımıyor. Ne oraya giden herkes gerçekten suçlu, ne de oradan ' aklanmış' çıkan herkes halk vicdanında masum; o ayrı fasıl! Türkiye, minareyi yürütüp kılıfa sokmanın ve delil karartmanın merkez üssü! Ancak, Burgulu Dubai Kazıkları dikilip de ayakta kaldıkları sürece vicdanlara ağır ve uzun gölgeler düşürmeye devam edeceklerdir. Dünya durdukça da bu işte helali haramla karıştıranların nesilleri bedel ödeyeceklerdir. Şu an bir tek Allah'ın müteahhidi bu kazıklarla ilgili paylaşımı adil bulmuyor! Hiçbir hesap adamı bu arsanın gerçek hayatta ' yüzde yirmisi belediyeye, yüzde sekseni girişimciye' gelecek şekilde paylaşılacağına inanmıyor. Ayrıca bu yatırımın Türkiye'ye para getirmeyeceği, aksine Türkiye'den Dubai'ye büyük karlar götüreceği iki kere ikinin dört ettiğinden daha kesin iken tam aksini söylemenin ' Dört Kitap'ta bile yeri yoktur. ' Minareyi çalan kılıfını hazırlar' demişler ama ' Dubai Kazıkları' öyle uzun ve derin ki gecenin karanlığında bile gölgeleri vicdanlara vurup kanatmaya devam edecektir. İstanbul şehremini Kadri Toptaş'ı dinliyorum, bahtım kapalı..
|