|
|
|
|
|
Zaman tüneline yolculuk
|
|
ZAMAN tüneline girdik ve çıktık. 24 saat içinde zenginlikten fakirliğe, teknolojiden orta çağa gidip, geri döndük. Dün Kuveyt'in Beyan Sarayı'nda gözümüzü açıp, Şeyh Sabah ile Desman Sarayı'nda iftar yapmıştık. Bugün ise Yemen'deyiz ve gördüğümüz yaşam, 500 yıl öncesi ya da çocukluk hayallerimizi süsleyen binbir gece masallarına ait. Başbakan Tayyip Erdoğan'la Kuveyt, Yemen ve Londra seferine giden gazeteci kafilesi olarak, ister-istemez bu ülkelerle siyasi ilişkilerimiz yerine, ANA uçağının ayak bastığı yerlerdeki bu müthiş "medeniyet farklılıkları" na kafa yoruyoruz.
KUVEYT'TE SİLME KUZU ETLERİ Kuveyt'te kaldığımız saray ve ufak bir Amerikan kasabasını andıran kent görüntüleri, bizi etkilemeye yetmedi. Bir milyon Kuveyt vatandaşı ve onlara hizmet eden bir milyon 300 bin yabancı uyruklunun yaşadığı bu petrol zengini ülke, bedevi hayatından kent yaşamına geçerken kültürel zenginliğini bitirmiş. Beyan Sarayı'nda oflayıp-puflarken, "Burada yerellik namına ne var?" diye sorup durduk. Bir anda, bu varlıklı ülkeden nefret eden fakir Arap kitlelerinin gözüyle baktık Kuveyt'e. Akşam, Şeyh Sabah'ın Desman Sarayı'nda Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyet için verdiği muhteşem iftar da gözümüzü boyamaya yetmedi. Masalar, silme et yemekleriyle doluydu. Ama önümüze yığılan kuzu etleri ve Hintli garsonların sürekli servis yapması, kültür namına ilginç değil. Tüm gazeteci arkadaşlar, "Farkettin mi senin dışında kadın yok" gözleminde bulundu. Ankara Temsilcisi Murat Yetkin de matrak gözlemiyle hepimizi güldürdü: "Arkadaşlar, fark ettiniz mi? Tuvaletlerde kadın-erkek bölümü yok. Ayrımcılık yapmadıklarından değil, hiç kadın olmadığından!"
YEMEN'DE BİNBİR GECE MASALI İki saat sonra vardığımız Yemen'in başkenti Sana ise, bizleri garip bir biçimde mutlu etti. Sabahın erken saatlerine kadar binbir gece masallarından fırlamış bu şehrin daracık sokaklarından fırladık. Sonra öğrendik ki, Başbakan da aynı şeyi yapmış. Sokaklarında bellerinde kama taşıyan türbanlı adamlar, yalnız gözlerini görebildiğimiz çarşaflı kadınlar ve kutu gibi binalardan oluşan yerel mimari masal gibiydi. Yalnız baharat, kahve, kumaş ve kama satan dükkanlardan oluşan bir ekonomi düşünün! Yemen hala Osmanlı'yı özlüyor. "Eski Şehir" denilen bölgede askerler ve kamalı polisler önümüzü açarken, yol kenarında bizleri bekleyen kalabalıktan müthiş bir alkış koptu. Meğerse önde yürüyen Cengiz Çandar'ı Başbakan, bizi de beraberindeki Türk heyeti sanmışlar! İşte size Yemen'de bir Ramazan gecesinden anılar...
|
|
|
|
|
|
|
|
|