| |
Medya uyur mu?
AB ile Türkiye arasında tam üyelik müzakere sürecinin ilk önemli ve resmi adımı olan "tarama" çarşamba günü Brüksel'de başladı. Tarama süreci öncelikle "bilim ve araştırma" konusunda AB ile Türkiye mevzuatını karşılaştırıp, farklılıkları gidererek aynılaştırma hedefini güdüyor. Hep söylendiği gibi tarama süreci en kolay benzeşecek konulardan başlayıp, en zora doğru gidiyor. Bizim açımızdan, AB'ye benzemekte, onun zihniyetini içselleştirmekte çok zorluk çekeceğimiz iki temel konu var. Biri çevre, diğeri tarım... Tarımsal dönüşüm, bu topraklarda Bizans'tan beri gerçekleşmeyen büyük bir üretim devrimini başarmış olacak. Makus talihimizi değiştirecek.
Gelişmiş ülkeler tarım devrimini çoktan yaptı. Şimdi onlar sanayi sonrası döneme geçiş sancısı çekiyor. Bu yeni dönem içinde tarımı ortaklaşa bir yöntem ile korumacılığın dışına itmeye uğraşıyorlar. Ancak bu kolay bir konu değil. Dünyada tarım devrimini yapmamış onca ülke var, ayrıca "gelişmişler" arasında da tarımın diğerlerine göre daha ağırlıklı hissedildiği devletler bulunmakta... Örneğin, İngiltere'de tarımın neredeyse hiçbir izi kalmamışken, Fransa için bu konu hayati... Buna rağmen, aralık ayında HongKong'da toplanacak olan Dünya Ticaret Örgütü bu konuyu karara bağlayacak. Gelecek on yıl içinde tarımı piyasa ekonomisinin rekabet koşullarına açacak. Bunun çerçevesi belirlendi ama işleyiş biçimi ele alınmadı. Bu nedenle Hong-Kong toplantısı herkes tarafından önemseniyor. Önemsendiği için de, Hong-Kong öncesi AB'nin on beş ülkesinin ticaret bakanları 10 Ekim'de Zürih'te toplandı. Bu sırada AB ile pazarlık için kentte bulunan Amerika Ticaret Bakanı Rob Portman AB'ye ve Japonya'ya tarıma yapılan iç destekleri yüzde 80 indirmelerini önerdi.
ABD'nin önerileri, 10 Aralık'ta HongKong'da yapılacak olan Dünya Ticaret Örgütü toplantısının altyapısını hazırlamak için toplanmış olan AB'nin içinde büyük bir çalkantıya yol açtı. AB'nin Ticaret Komiseri İngiliz Peter Mandelson ABD'nin önerilerini sıcak karşıladı ve o da AB üyelerine tarıma olan iç desteği yüzde 70 oranında azaltmayı önerdi. Dünya Ticaret Örgütü, dünya ticaretinin liberalleşmesinin önündeki en büyük engeli tarımdaki korumacılık olarak görüyor. Ayrıca DTÖ bu engelin kaldırılmasının fakir ülkelerin lehine olacağını iddia ediyor. O nedenle tarım konusunda geçen hafta başlayan tartışmalar dünya ticaretinin en hayati konusu... AB Ticaret Komiserinin ABD önerilerine sıcak bakması Fransa'nın büyük tepkisine yol açtı. Hatta Fransa Devlet Başkanı Jacques Chirac, AB'nin Başkanı Jose Manuel Barroso'ya bir mektup yazarak, AB Komiserinin "yetkilerini aştığını" söyledi ve Birlik'in "kırmızı çizgilerini" kayıt altına almasını önerdi. Chirac'ın çıkışı AB tarafından soğuk karşılandı.
Tartışmalar sürüp gidiyor. Sorunu çözmek için herkes aktif bir biçimde uğraşmakta... ABD ile AB arasındaki diyalog çıkmaza girer gibi olunca devreye diğerleri girdi. Brezilya önemli bir inisiyatif aldı. G20'ler yeni öneri peşinde... Amaç ülke içindeki doğrudan desteklerle gümrüklerdeki korumayı mümkün olduğunca geri çekmek...
Konuyu daha derinleştirip, teknik bir hale getirmenin anlamı yok. Zaten tüm dünyanın yakından izlediği ve alev topu haline gelen konuyu hatırlatmamın nedeni, bu kadar yoğun bir tartışmanın hiçbir aşamasına bizim medyada rastlamamak... Biz tarım konusundaki alınacak her türlü karardan en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyoruz. OECD, Türkiye'de tarıma yapılan doğrudan desteğin azaldığını ama iç fiyatların dünya piyasalarının çok üzerinde olmasından dolayı GSMH'nin yüzde 4.5'inin tarıma dolaylı destek olarak gittiğini söylüyor. Böyle bir ülkenin kamuoyu, bu kadar önemli bir tartışmaya bu kadar uzak kalabilir mi? Ne yazık ki kalıyor. Tınmıyor bile...
|