| |
|
|
Vali ve Belediye Başkanı'na son çağrı..
Sevgili Muammer Güler dostum, İstanbul Valisi.. Ve de Sevgili Kadir Topbaş dostum, İstanbul Belediye Başkanı.. Sizi çarşamba gecesi Başbakan'ın yanında gördüm. Fener Stadı'nda bir yerlerde nasıl mutlu kurdele kesiyordunuz.. Demek ortada kamusal bir yarar olunca makamınızı terk ediyor, birlikte iş yapıyorsunuz.. Ordan cesaret alarak bu daveti yapmaya karar verdim.. Haftaya salı günü, yani 25 Ekim, saat 12.30 ile 14.00 arası uygun gördüğünüz bir saatte Sabah gazetesinde buluşabilir miyiz?.. Yarım saatlik bir gezi yapacağız birlikte ve ben size bu kenti ve bu kentin insanını nasıl sahipsiz bıraktığınızı çıplak gözlerinize göstererek kanıtlayacağım.. Bakın Sayın Vali ve Başkan.. Konumuz bu kentin tüm insanlarını ve kurallarını, bu arada siz devlet ve yerel yönetim otoritelerini de hiçe sayan, adam yerine koymayan galeriler.. Aylar, yıllardır süregelen, pervasız, aldırışsız, "Kanun da devlet de benim" diyen uygulamalar.. Bunların işgal ettiği kaldırımlar yüzünden ana cadde trafiği içinde yürümek zorunda kalan halkın her gün sizlere nasıl dua (!) ettiğini bilemezsiniz.. Ben biliyorum.. Bakın kış geliyor.. Yollarda yürümek daha da tehlikeli bir hal alıyor.. Hele özürlüler, yaşlılar ve çocuklar için.. Ama ortada "Otorite" olmadığı için ne yazık ki başka çareleri yok. Karda, yağmurda, bu çamur sıçratan arabaların arasından evlerine, işlerine, okullarına gitmek zorundalar. Siz işinizi yapmadığınız, bu rezaleti yıllardır, tüm uyarılarımıza rağmen görmezden geldiğiniz için başka çareleri yok.. Sayın Vali, Sayın Başkan.. Biriniz atanarak, biriniz seçilerek bu kentin ve halkın yöneticiliğine geldiniz. O zaman yönetin. O zaman kuralları uygulayın.. Suçu kimseye atmadan, "Ben sorumlu değilim" demeden, İstanbul'a ve İstanbullu'ya sahip çıkın.. Göreviniz budur.. Sayın Vali.. Trafik Müdürünüze sorun bakalım, bir yılda İstanbul'da çekilen araba sayısı kaçtır?.. Sonra tekrar sorun.. Kaldırımları işgal eden galeri arabaları neden çekilmez?. Sayın Başkan.. Zabıta müdürlerinize sorun, her yıkılan zavallı vatandaş kondusu kaçtır?.. ve tekrar sorun.. Galerilerin yıkıp rampa haline getirdikleri ve dükkanlarına kattıkları kaldırımlar, neden eski haline getirilmez?. Bana söylenenleri naklediyorum.. İki sebebten.. Birincisi galericiler, bu pervasız ve yıllardır devam eden açık kural ihlallerinin bedellerini adamlarınıza ödüyorlar. Görmeme karşılığı sebeplenme.. İkincisi.. Galericiler arasında, kara para aklamak için bu dükkânları açan yeraltı dünyası şöhretleri var. Tehdit ediyorlar. O zaman sizin adamlarınız yöreye uğramıyor bile.. Rüşvet ve tehdit.. Bana bu konuları kurcalamamam için rüşvet teklif edilmedi, ama uyarıldım, oradan biliyorum.. Devletin, yerel yönetimin gücü zavallıya geçiyor yani.. Zengine ve silahlıya gelince, ortadan yok oluyor, bütün genel ve yerel otoriteler... Sayın Vali, bu konuyu birkaç hafta evvel yazdığım gün, Ayazma Deresi'nden bir geçtim, ne oluyor diye.. Bir, tek bir trafik polisi kaldırımları işgal etmiş yüzlerce arabanın arasında dolaşıyor, muhtemelen de galericilerden özür diliyordu.. "Hıncal yazmış gene. Müdür emir verdi, kusura bakmayın" diyerek.. Aynen öyle olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü daha sonra on defa daha geçtim. Eski tas eski hamam.. Polis, molis de yok.. Sayın Vali, Sayın Başkan.. Ayazma Deresi benim burası diye örnek veriyorum hep.. Oysa bana yağan vatandaş mektupları dağlar gibi.. İstanbul'un her yanı böyle.. Yani Vali ve Başkan olarak, İstanbul'u salmışsınız çayıra, mevlam kayıra.. Durum aynen budur. Salı günü buluşalım mı?.. Size birer birer gösterip kanıtlayayım mı?.. Fatih'te, Üsküdar'da, Kadıköy'de tüm İstanbul'daki "Galeri rezaleti" dosyasını önünüze koyayım mı?. Sayın Vali, Sayın Başkan, Bu arada sizi 100 metre de yürüteceğim. Sabah gazetesinden, Plaza Otel'e.. Kentin en büyük ana caddelerinden birinde yürüyeceksiniz, daha doğrusu yürümeye çalışacaksınız.. Vatandaş gibi.. Onun bu 100 metre içinde nasıl eziyet çektiğini, nasıl ecel terleri arasında adımlar attığına, bizzat yaşayarak şahit olacaksınız.. Dehşet içinde kalacaksınız.. Ondan sonra eğer bana hâlâ derseniz "Hıncal yanılıyorsun", söz veriyorum, burada, bu sütunlarda ikinizden de özür diler, bir daha bu konuya dokunmam..
Sayın Vali, Sayın Başkan.. AB'ye girme görüşmeleri başladı. 80 bin madde konacak önümüze, Avrupa'ya uyum için.. Bunun içinde kokoreç var da, kentlerde insanca yaşama yok mu sanırsınız?.. İstanbul başta kentlerimizin utanç veren kaldırımlarının insanların, yaşlı ve çocukların, özellikle de özürlü ve engellilerin rahat dolaşma haklarını sağlayacak şekilde düzeltilmelerini de isteyecekler bizden. O zaman yapacağız.. Avrupa emrettiği için yapacağız. Peki güdülmeden, sömürge gibi emir almadan, kendiliğimizden yapsak olmaz mı, Sayın ve Sevgili Güler, Sayın ve Sevgili Topbaş?.. Salı öğlen sizi Sabah'ta bekliyorum, İstanbul halkı adına..
|