|
|
İstanbul 'vekaleten' yönetiliyor
Aylar önce bu köşede yazdık, İstanbul 'vekaleten yönetilemez' diye... Bu tespiti yaptığımız için bu şehrin belediye başkanı bizi neredeyse 'aforoz' etti. Halbuki o günlerde bunun gereği yapılsaydı belki Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, bu kadar ağır bir suçlamada bulunamazdı. "Kadir Topbaş'a yetkileri kullandırılmıyor... İpler başkasının elinde..." Başkan Topbaş'ın bu sorulara cevabı ne oldu? "Hepsi yalan!" Söylenenlerin yalan olmadığının son örneği üçüncü köprü oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, Arnavutköy'le Vaniköy arasından geçecek üçüncü köprü projesine onay verdi. Başkan Topbaş ise kararı veto etti. Ve ortaya garip bir durum çıktı: Başkanın olanlardan haberi yok! Şimdi filmi biraz geri saralım. Birkaç gün önce Kadir Topbaş, Nazlı Ilıcak'ın programında üçüncü köprünün İstanbul'un kuzeyinden geçeceğini açıkladı. Oysa bu sözleri söylediği sırada, Planlama ve İmar Müdürlüğü'nün hazırladığı kendi Başkan Vekili İdris Güllüce'nin imzaladığı üçüncü köprü projesi yine kendisinin başkanı olduğu meclis tarafından onaylanmış durumdaydı. Ve ne yazık ki bundan İstanbul'u yöneten Başkan'ın haberi yoktu. Haberi olsa kendi gönderdiği projeyi veto eder mi? Yoktu çünkü, İstanbul 'vekaleten' yönetiliyordu. Ve biz bunu aylar önce söylemiştik. Ayrıca, her gün binlerce dosya geldiğini, hepsiyle kendisinin bizzat ilgilenemeyeceğini söylüyor. Doğru ama durmuyor devam ediyor: "Başkan da İstanbul'un çok önemli diğer projeleriyle ilgili çalışma yapmalıdır." Peki üçüncü köprü nasıl bir proje? Önemsiz mi? İşin bir başka ilginç yönü daha var; Kadıköy Göztepe Parkı'na cami tartışmasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ne diyordu: "Demokratik bir ülkede yaşıyoruz. Meclis'ten çıkan bir karar var . Başkan vekilim imzalamış . Bu kararın veto edilmesinin hukuka aykırı olduğu yolunda bir gerekçesi olması lazım." Peki aynı Meclis'in Göztepe Parkı'na cami yapılması kararına saygılı olan Başkan Topbaş, neden üçüncü köprü projesini onaylayan kararı veto ediyor? Demek ki Başkan'ın 'veto etme' hakkı var... İstanbul gibi devasa sorunları olan bir kentin böyle olanlardan 'bihaber' yönetilmesi dehşet verici değil mi? İstanbul'un '100 yıllık perspektif'le yönetilmesi buysa vay halimize!
|