| |
Güneydoğu havası
LİCE (DİYARBAKIR) - Yazdan kalma bir gün... Çocuklar, ellerinde bayraklarla koşuşuyorlar... Büyükler "yatırım geldi" diye bayram yapıyorlar... Sanatçı Bedri Ayseli türkü söylüyor: "Ne güzeldir Diyarbekir elleri." Sonra mikrofon İbrahim Tatlıses'e geçiyor. İbo "bu topraklara yatırım yapanın ellerinden öperim" diyerek, Halis Toprak'a doğru yürüyor. Liceliler coşuyorlar.
Diyarbakır'a 87, Bingöl'e 70, Muş'a 105 kilometre uzaklıktaki Lice'nin "4 dönemini" biliyoruz. Birincisi "eroin ticareti" ile anıldığı dönem. Sonra "depremin yıktığı" dönem. Ardından "terör yılları... Kimsenin giremediği, her yerin yakıldığı" dönem. Ve şimdi Lice'nin "altın dönemi." "Yatırım yapılan" dönem.
Diyarbakır Valisi Efgan Ala "havadan" memnun. "Her şey normalleşiyor" diyor: - Diyarbakır beş, altı yıl sonra bir Gaziantep, bir Denizli olabilir.
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Kutbettin Arzu da Vali bey gibi düşünüyor: - Bölge halkında umut var... AB süreci olumlu hava yaratıyor... Ama bir de işsizlik olmasa.
"Bölge milletvekilleri" Lice'de, tören alanında. "Bölge dışından" gelen siyasetçiler de var. Örneğin CHP Milletvekili Ali Topuz. Ama törende Lice'nin DEHAP'lı Belediye Başkanı yok. Liceliler "böyle bir günde" başkanın, törene gelmemesine tepkili. Tören bitiyor. "Açılışlar" başlıyor. Açılışlar sürerken Belediye Başkanı "nihayet" gelebiliyor.
Törende TOBB Başkan Yardımcısı, Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan da "kürsüye çağrılıyor." "Muşlu Zafer Çağlayan" bölgedeki gelişmeden dolayı mutlu. "İstikrar var, güven ortamı var, ekonomide büyüme var" diyor. Sonra araya bir "ama" koyuyor: - Ama bir de büyük sorun var... İşsizlik.
Lice'de doğan, 16 yaşında doğduğu topraklardan kopan Halis Toprak Lice'ye "çok şey" yapmış. Sanayi tesisleri. Lojmanlar. Eğitim kurumları. Hastane. Bir kısmı "kendi adını" taşıyor. Bir kısmı "ailesinin." Mehmet Toprak Halk Eğitim Merkezi. Huri Toprak Öğrenci Yurdu. "Toprak damgalı" tesisler olmasa "Lice fakirleşir." Yatırımlar "Lice'nin nüfusunu artırmış." Lice'ye "göç" başlamış.
Lice'den Diyarbakır'a geçiyoruz. İftarda Vali Efgan Ala ile sohbet ediyoruz. "Eğitimli işsizlerden" bahsediyor. Ve eğitim sisteminden yakınıyor: - Sistem, girişimci yetiştirmiyor. Vali bey pek çok üniversite mezununa "sana sermaye vereyim kendi işini kur" demiş. Aldığı yanıt: - Hayır... Bana devlet kapısında iş verin.
Buna karşılık "mikro kredi" ile pek çok aile "iş, güç sahibi olmuş." Vali bey "1 milyar kredi" veriyor. Diyarbakırlı kadın veya erkek "evde iş yapıyor... Bir şeyler üretiyor." Sonra da "krediyi geri ödüyorlar." 2.500 aile "bu yolla" geçimini sağlıyor.
Cumartesi günü Diyarbakır'a gittik. Lice'de "tesis açılış töreninde" İstiklal Marşı söylenirken "çocuklar" dikkatimizi çekti. Çeşit çeşit kıyafetler içinde kızlı, erkekli çocuklar. İstiklal Marşı okunurken "en çok onların sesi" çıkıyordu. İstiklal Marşı bitince başladılar ellerindeki bayrakları sallamaya. Vali Efgan Ala kulağımıza eğildi: - Okula giden çocuk sayısında inanılmaz artış var... Okula gitmeyen kız çocuğu yok denecek kadar az.
Lice'ye daha önce de gitmiştik. Ama bu gidişte "değişmiş... Büyümüş... Gelişmiş" bulduk.
|