|
|
|
|
Kız Kulesi'nin tuttuğu günlük
Türkiye'nin 50 yıllık dönemini Kız Kulesi'nin günlüğünden anlatan gazeteci Fügen Ünal Şen'in "Kuzey Yanım Ayazım" kitabı, farklı bir bakış açısı sunuyor.
Gazeteci Fügen Ünal Şen'in, Epsilon Yayınları'ndan çıkan "Kuzey Yanım Ayazım" adlı kitabı ilgi çekeceğe benziyor. 1950'li yıllarda konuşulan Türkçe ile başlayan kitap, bu yönüyle de farklılık gösteriyor. Meraklı gözler, dildeki değişimi de satırlar arasında fark edebilir. Bu kitap ilk bakışta bir yakın tarih almanağı gibi görünebilir. Ancak kitabı bu şekilde tanımlamak yanlış olur. "Kuzey Yanım Ayazım" Kız Kulesi'nin 1950 ile 2000 yılları arasında tuttuğu bir günlük aslında. Yaşayan bir şey. O yılların günlüğünü gerçekten bir kişi tutsaydı, belki de satırlar üç aşağı beş yukarı böyle olurdu. O nedenle Kız Kulesi "Birazdan okuyacağınız benimmiş gibi görünen asıl sizin hikayenizdir" diyor ya zaten. Kitabın 1950 yılından başlamasının seslendirilmeyen bir nedeni var; hem milenyum gecesi son satırlar yazıldığı için tam 50 yıllık bir zaman aralığını taşıyabilmesi hem de 1950 yılında Türk siyasi tarihinde CHP'nin yıllar süren iktidarının DP'ye geçmesi. O dönemde siyasi hayatımızda önemli noktalara gelen kişilerin idamlarına da tanık olduk. Bu kitabı aslında daha çok bugünü daha bilinçli yaşamanın anahtarı olarak görebiliriz. Çünkü bugünü şekillendiren kişilerin ya da olayların tarihsel gelişimlerini bulabiliyoruz kitapta. Şen "Bir tarih kitabı yazmadım ben" diyor ve devam ediyor: "Günce tuttum. Yakın tarihimizin güncesi... Bunu yaparken de en başta o dönemin gazetelerini gün gün taradım. Sadece gazete satırlarında anlatılan olayları değil, olayların yaşandığı hayatı da böylece kavrayabildim. Gazetelerin manşetinde yer alan olayın hangi 'hayatın' içinde oluştuğu, gazetelerin başka sayfalarındaydı. Aktif gazetecilik hayatıma bir 'es' vererek, günlük bir gazetede çalışmak yerinde 50 yılın gazeteleri arasında yaşadım 4 yıl. Aslında yine ne gazeteden ne de gazetecilikten uzaktım. Bunca yıla sığmış olayları belirleyip araştırmak, sadece gazetelere değil, konularla ilgili kitaplara başvurmak, fotoğrafları incelemek ve en önemlisi tanıklarla sohbet etmekle geçti yıl. Kitap Kız Kulesi'nin dilinden olduğu için defalarca Kız Kulesi'ne gittim. Her değişik mevsimde ve saatte. Salacak'taki balıkçılarla sohbet ettim. Çünkü Kız Kulesi aynı zamanda İstanbul'u ve hayatı da anlatıyor. Belki tarih kitaplarında bir satıra sığan bilgilerin ardında gizli kalmış, geçiştirilmiş insan öykülerine ulaşmaktı hedefim. Örneğin, hepimiz Atatürk'ün naaşının Etnoğrafya Müzesi'nden alınıp Anıtkabir'e nakledildiğini biliriz. Ama ben o günün gazetesini okuduğumda, Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan'ın koluna girip merasim boyunca onun yanında olan kişinin Adnan Menderes olduğunu öğrendim. Ya da bir dönem en görkemli hayatı yaşayan Cahide Sonku'nun son sözlerinin 'Terliklerimi getiriver' olduğunu. 50 yıla sığan ne varsa, insan öyküleri üzerinden anlattım kitapta. Unuttuğumuz ne çok şey olduğuna, her şeye ne çabuk alıştığımıza şaştım. Ne çok şeyi yaşayıp tükettiğimize..."
Sayım Çınar
|
|
|
|
|
|
|
|
|