kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ölüler ezilmişlerin intikamını alıyor
Ölüler ezilmişlerin intikamını alıyor


Deneyimli yönetmen bu kez de görkemli sahneleri, kanı donduran korku bölümleri sunmayı başarıyor. Ancak filmin diğerlerinden farkı bir mesajı olması.

1940 doğumlu yönetmen Romero'nun 1968 yapımı ilk filmi "Yürüyen Ölülerin Gecesi" ni bir başyapıt sayarım. Hatta "100 Yılın 100 Filmi" kitabıma almayı da ciddi ciddi düşünmüştüm. Hele o açılıştaki mezarlık sahnesinin tümü, her gördüğümde beni yine korkutur. Romero, bunu bir üçlemeye dönüştürdü ve daha sonra yine korku türünde farklı işler yaptı. Yıllar sonra yine "zombi" denen canlanmış ölülere dönüş yapması ilginç. Hikaye bu kez hemen başlıyor. Ölüler çoktan mezarlarından kalkmışlardır (üstelik öyle yapay bir takım sözüm ona bilimsel açıklamalar olmadan). Tüm Amerikan kasabalarında onlara karşı silahlı birliklerin savaşımı çoktan başlamıştır. Bizim dekorumuz ise, gökdelenine sığınmış, eğlence ve kumarın ayyuka çıktığı "günah şehri"ni tepeden yönetmekte olan nüfuzlu bay Kaufman'ın egemenliğindeki düşsel Fiddler's Green kasabasıdır.

YOKSULLAR ZENGİNLERE KARŞI
Hikayeye bu direkt giriş, elbette daha iyi. Baştaki mavalları az dinlemedik!... Romero'nun çektiği onca küçük bütçeli filmden sonra, bu kez rahat bir bütçeye ve kimi star oyunculara kavuşması da iyi olmuş. Deneyimli korku ustası, böylece bizlere kimi görkemli dehşet sahneleri, kanı donduran korku bölümleri sunmayı başarıyor. Ancak bu filmin ötekilerden temel farkı, bir "mesaja" sahip olması. Aslında daha ilkinden başlayarak Romero'nun filmlerine hep bir mesaj yakıştırılmıştı. Ama o yıllar önce "Hiçbir filmimde mesaj vermedim" diye bunu yalanlamıştı. Ama herhalde eleştirmenlerin bu "mesaj merakı" onu etkilemiş olmalı. Bu kez mesaj açık. Hem de fazlasıyla... Bu tüketime ve eğlenceye boğulmuş, haz peşindeki toplum elbette ABD'dir. Kaufman bir tür Bush'tur: Kenti -dünyayı anlayınız- en iyi biçimde yönettiğine, insanlara ihtiyaçları olan her şeyi verdiğine inanan ve onlardan itaat bekleyen... "Ölüler" ise elbette tüm dışlanmışlardır, dünyanın tüm yoksullarıdır. Başlarındaki iri-yarı zenciyi Usame Bin Ladin olarak görenler de çıkacaktır!... Onlar, yukardakilerden yürüttükleri silahları kullanmayı öğrenerek güçlenecek ve büyük kenti son noktasına kadar ele geçirmeye sıvanacaklardır. Kemirdikleri ilk canlılar ise kumar oynayan veya seks yapan "günahkarlar" olacaktır. Aslında filmin alt metnine böyle bir anlam yüklemenin kötü yanı yok. Böylece film zenginleşmiş diyenler de olacaktır. Ne var ki özellikle finalde bu seçim Romero'yu çok zorlamış, belli. Çünkü önlerine geleni öldüren ve "zombi yapan" bu dehşet verici yaratıkları bir kez tüm ezilip dışlananlarla özdeş gösterirseniz, işin nereye varacağı belli olmaz. Nitekim "asıl çocuk" da filmin en zayıf yanı olan finalde, dirilen ölülere karşı hoşgörülü davranmaktan ve "bırakın gitsinler" demekten kendini alamıyor. Yani gitsinler ve günahkar veya masum, daha birçok cana kıysınlar!.. Bu tavır, hem filmi her korku filmine lazım olan gösterişli bir finalden yoksun kılıyor, hem de ahlaki açıdan tartışmalı konuma getiriyor. Kısacası, türün zirvesine yaklaşmışken, bu mesaj verme merakı filme zarar vermiş. Ama korku filmi sevenler yine de mutlaka görmeli.

ÖLÜLER ÜLKESİ **
(Land of the Dead) Yönetim ve senaryo: George Romero Görüntü: Miroslaw Baszak Müzik: Reinhold Hell, Johnny Klimek Oyuncular: Dennis Hopper, Simon Baker, Asia Argento, John Leguizamo, Eugene Clark, Jennifer Baxter Universal yapımı.
DİĞER SİNEMA HABERLERİ
 Yarının klonları insan mı yoksa makine mi?
 Müzik de başlı başına bir mucize değil midir?
 Dar alanda kısa çekimler ve sert çekişmeler
 Korku kalır dans uçar gider
 New Orleans'ta aile sırları, büyü ve dehşet
 Fransız usulü bulvar komedisinden perdeye
 Tatlı Cadı eskisi kadar tatlı değil
 Sert serüvenler ölümsüz ustalar
 Bildiğiniz Mitterand bu kez çok farklı
 Sevginin geldiği yer önemli değil
 Siyah eve beyaz damat gelince
 Demokratik, meşru ve ahlaki bir hakkı kullanmak
 Cole Porter Ve Müzikaller
 Aile girdapları, Hopper ve Fellini
 Küçük Charlie harikalar ülkesinde
 Bir adam, iki kadın, bir tutku
 Özel efektler harika özgürlük pek yok!
 Gerine gerine gerilim izleyin
 Evet'te hayır vardır!
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
  » Sinema
    Gurme
Üzüm kabuğunun moda içkisi Grappa
Üzüm kabuğunun moda içkisi Grappa
Grappa'nın süksesi son yıllarda hızla artıyor. Sadece 2004 yılında...
'Aralık'tan sokağa taşındılar
Nişantaşı'nda hareketli günler yaşanıyor. Aralık Gönüllü Eğitim ve...
Biniciler ustalıklarını sergileyecek
Türkiye'nin en büyük binicilik ve engel atlama yarışması Uluslararası...
Dolu dolu yaşamak için
Büyülü gerçekçilik akımının usta kalemi Marquez, bu kez "Anlatmak İçin Yaşamak"...
Triatlonla genç kalıyorlar
40'lı yaşlarında, iş hayatında en üst kademelere ulaşmış bir grup arkadaş her...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.