|
|
|
|
Hayvanlar mucize yarattı
Özlem ve Abdullah Yaylı çiftinin şansı hayvan sevgisiyle döndü. Özlem Hanım hastalığını bile yendi.
Hayata hayvanlarla tutundular
Evde 3 kedi, 2 köpek ve 8 aylık bebekleriyle birlikte yaşayan Özlem ve Abdullah Yaylı çiftinin hayatı hayvanlarla değişti. Yaşadıkları bütün güçlükleri ve imkansızlıkları onların sevgisiyle geride bıraktılar.
Bir evde yeni doğmuş bir bebek, birden fazla kedi ve köpekle birarada yaşayabilir mi? Pek çok hayvansever bu soruya "asla olmaz" yanıtını verebilir. Ancak sıkı birer hayvansever olan Özlem ve Abdullah Yaylı çifti, 8 aylık bebekleri Ece Umay, 3 kedi ve 2 köpekle birlikte yaşıyorlar. Aynı zamanda Beykoz Barınağı gönüllüsü olan Yaylı çiftinin ne evdeki ne de barınaktaki hayvanlarından vazgeçmeye niyetleri yok. Özlem Yaylı hayvanlara yardım etmeye başladıktan sonra hayatlarında bir çok şeyin olumlu yönde değiştiğini söylüyor. Bu değişim 7 yıl önce teşhis edilen MS (Multipl Skleroz) hastalığından dolayı yürüyemez haldeyken başlamış. Nedeni bilinmeyen, kesin bir tedavisi de olmayan Onu yatağa düşüren hastalığı bir türlü kabullenemediği bu zor günlerinde ona güç veren şey küçük bir kedi yavrusu olmuş: "Yürüyemez hale gelmiştim. İşi bıraktım. İyice karamsarlaştığım bir günde sokakta hoplayan bir şey gördüm. Kızkardeşim onu alıp yukarı getirdi. Yıkadık, karnını doyurduk. Ortaya bembeyaz bir kedi yavrusu çıktı. Adını Safinaz koyduk. O zaman evde bir tek Zorba adlı köpeğimiz vardı." Safinaz Yaylı çiftine o kadar uğurlu gelmiş ki, eve aldıklarının ertesi günü işsiz olan eşi iş bulmuş. Özlem Yaylı iki hafta sonra yataktan kalkıp, yürümeye başlamış. Bir ay içinde oturdukları ve çok küçük olan evlerinden çıkıp geniş ferah bir daireye taşınmışlar. Daha sonra ölümden kurtardıkları kedi Bıdık da aileye katılmış. Evdeki üçüncü kedilerini ise cadde ortasında ezilmek üzereyken bulmuş. Muhtaç durumdaki tüm hayvanlara elinden geldiğince yardım etmiş Özlem Yaylı. Sokağa terk edilen bir Golden Retriever onu daha duyarlı hale getirmiş: "Beş kere sahip buldum ona, ama hep geri geldi. O sokağa bırakıldığı için, sahibinin gelip kendisini oradan alacağını düşünüyor ve oradan ayrılmıyordu. Mahalleli kabullenmedi. Bir kadın köpeği dövmeye kadar vardırdı işi. Bu olayı internete taşıdım. Türkiye'nin her yerinden kınayan binlerce mektup geldi. Kadın en sonunda pes etti. Köpeğimiz hala orada yaşıyor." Özlem Yaylı daha sonra Beykoz Barınağı'nda devam etmiş hayvanlara yardıma. Yaylı ailesinin ikinci köpeği Hera, barınağa getirilen yavrulardan biriymiş. Onu ilk gördüğünde, "Keşke bahçeli bir evim olsa da şu yavruyu alabilsem" diye aklından geçirdiğini söyleyen Yaylı, "bu lafı etmemden çok kısa bir süre sonra şu an oturduğumuz bahçeli bu evi buldum" diyor.
HAYVANLARIN DUASI Hayatı boyunca bahçeli ev hayali kuran Özlem Hanım bu hayaline de Hera'nın uğuru sayesinde kavuştuğunu düşünüyor. 13 yıllık evli olan Yaylı çifti bu çok severek taşındıkları evdeki birinci aylarında hayatlarının en mutlu haberini almışlar. Kalabalık aileye bir de bebek katılmış. Özlem Yaylı "Tedavisiz çocuk sahibi olamayacak bir insandım. Oldu. Hastalığımı da böyle yendim. Çocuk sahibi de böyle oldum. Kesinlikle şefaatçi oluyor hayvanlar. Onların da duası var. Ben o barınağa gittikten sonra hayatımda çok şey değişti. Hayvanlarda kurduğunuz çıkarsız, menfaatsiz ilişki mutlaka tanrı tarafından ödüllendiriliyor" diyor yaşadıklarını anlatırken. Bu yüzden hayvanlarını ailesine ve çevresine kabul ettirmek için çok uğraş vermiş. "Hiçbir hayvanımdan fedakarlık yapmadım" diyor. Şimdi hastalığı iyi seyrediyor. Her an tekrarlama riski var. Ama o evde hayvanlarıyla kurduğu sevgi çemberi sayesinde gelecekten endişelenmiyor.
Neslihan Tunç
|
|
|
|
|
|
|
|
|