kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Türk lokumu Nejla Ateş
Türk lokumu Nejla Ateş


1950'lerde Hollywood'da dansıyla nefesleri kesen Tatar kızı Nejla Ateş en yüksek zirvelerden derin uçurumlara film gibi bir hayat yaşadı.

Adı Nejla Ateş'ti. Benim kuşağım onu çok uzaktan, Hollywood filmlerinden tanıdı. 1950'lerin ortalarında "Sinbad'ın Oğlu", derken "Selahaddin Eyyubi ve Haçlı Seferleri". Özellikle ikinci filmde Selahaddin Eyyubi'yi oynayan, suratı esmerleştirilmiş Rex Harrison'un önünde dans ettiği sahnede, hepimiz nefeslerimizi tutmuş, Amerika'lara dek gidip Hollywood filmlerinde rol almayı başarmış bu bizden insanı, dünyanın "Turkish delight- Türk lokumu" diye tanıdığı Nejla Ateş'i alkışlıyorduk. Başrol değildi, ikinci rol bile değildi. Sadece uzunca bir dans sahnesiydi. Ama ne gam! Biz aynı yıllarda "Acı Tebessüm" filminde bir gece kulübü sahnnesinde gözüküp Joan Fontaine'le dans etmekten fazlasını yapmayan Muzaffer Tema'ya bile yıldız muamelesi yapmamış mıydık? Dış ülkelerde başarmaya, evrensel şöhrete öylesine aç bir toplumduk o yıllarda...

DANSIYLA YILDIZ OLDU
Nejla Ateş'i daha öncesinden, Türkiye'de bir şöhretken tanıyanlar da olmuştu. Kimi resmi kaynaklara göre 1933, bu yazıyı yazmama neden olan kitaba göreyse (kendi anı defterinden naklen) 1927 doğumlu olan bu güzel Tatar kızı, 40'lı yılların ikinci yarısında danslarıyla birden bir yıldız olmuştu. Dönem, oryantal veya göbek dansözü diye anılan alımlı kadınların dönemiydi; Emine Adalet Pee, Nergis Mogol, Nimet Alp, Melik Cemali, Türkan Şamil, Saliha Tekneci... Derken ikisi de sonunda ABD'ye gidip yerleşen Nejla Ateş ve Özel Türkbaş, hemen ardından İtalya'ya giden Ayşe Nana. Elbette sonrası da var; İnci Birol, Aysel Tanju, Özcan Tekgül, Leyla Sayar, Birsen Ayda, Zennube, Sedef Türkay, Güler Kardeşler, sonra da Seher Şeniz, Prenses Banu, Nesrin Topkapı ve diğerleriyle... Bu dansözlerin bir bölümünü izleyebildim. Özellikle turistik kulübümüz Kervansaray gecelerinde... Ama filmlerden bildiğim Nejla Ateş sanki bambaşkaydı. Belki de bizlere Hollywood'un büyülü tülleri ardından gözüktüğü için. Ama ondaki "tenasüp", cildinin pürüzsüzlüğü, yüzündeki çocukkadınlıkla dişiliğin karışımı ifadesi ve son derece iyi kullandığı bedeniyle eğilip bükülmesi, rüya gibi bir şeydi. Ve "Türk Lokumu" deyişi ona yakıştığı kadar hiç kimseye yakışmamıştır. Türkiye'den sonra Ortadoğu, Mısır ve Paris'ten geçerek geldiği ABD'de kendi alanında zirveye çıkmasına ve kulüplerin, filmlerin, müzikallerin yanı sıra bir de dans okulu açarak çok iyi kazanmasına karşın, Nejla Ateş yıl sonra ülkesinin hasretine dayanamayarak geri dönecektir. Artık 40'ına yaklaşan bir kadındır; göstermese de... İstanbul'da yeni açılan (ve çok yakın zamanda kapanan) ünlü Kazablanka Gazinosu'nda "vedet dansöz" dür. Ama yılların deneyimiyle, gösterisine yeni bir şeyler katmayı düşünür. Ve hemen hepsi üniversite öğrencisi dört gencin kurduğu Olimpikler adlı atletik gösteri grubunu da şovuna dahil etmek ister. Grubun beyni, 24 yaşındaki Özal Baysaling önce reddeder, erkeklik ve vücut gösterisine dayalı bir grubu bir göbek dansının içinde kullanmayı... Ama ısrar üzerine her şey değişir. Ve gösteri ortaya çıkar. Ama Nejla Ateş'in parlak günleri artık sayılıdır. Bir Anadolu turnesine çıkarlar birlikte...

NEW YORK VE NAZİLLİ
Sanat değil, çıplak kadın görmeye gelmiş kırsal kesim insanlarını tanırlar. Paris ve New York sahnelerinden örneğin Nazilli akşamlarına uzanan bu büyük değişim, Ateş için yıkıcı olmalıdır. O da bir yalnızlık gecesinde bu genç, atletik ama utangaç gence açılır. Ve bir aşk, bir tutku, bir garip sevgi-nefret ilişkisi başlar. Nisan ayında çıkan "Ateş Dansı- Bir Kadın, Bir Hayat" kitabını (YeniYaz), yeni okudum. Son dönemde okuduğum en ilginç biyografilerden biriydi bu. Öncelikle ilk gençliğimin adı efsane olmuş bir sanatçısının hiç bilmediğim acılı yaşamına ulaşmaktan hüzün duydum ama çok şey öğrendiğime de sevindim. Kitabı Nejla Ateş'in büyük aşkı Özer Baysaling yazmıştı. Çok çelişkili duygularla okudum bu anılar toplamını... Tanışma geceleri için "Yaşamla ölüm arasındaydı onun dansı... Kavalyeliğe beni seçmişti. 24 yaşındaydım. Büyüleciydi. Her şeyiyle" diyen, bir zamanların vücutçusu, sonraki yılların beden eğitimi okulu sahibi ve antrenörü, günümüzün avukatı Baysaling, önceleri bana biraz ikiyüzlü gözüktü. Öyle ya, daha 24 yaşındayken kendisinden en az 15 yaş büyük ve ünlü bir kadınla ilişkiye giriyor ve yıllarca onunla birlikte oluyordu; evlenmeye bile yanaşmadan... Özer Bey bir jigolo muydu ve şimdi de safiyane görünerek, artık yaşamayan bu ilginç kadının hayatından kitap aracılığıyla para kazanmaya mı çalışıyordu? Ama okudukça, öyle olmadığını anladım. Bu gerçekten de çok büyük, çok özel bir aşk hikayesiydi. Özer Bey, Nejla Ateş artık her şeyini, tüm parasını, ününü ve sağlığını yitirdiği günlerde bile onu terk etmiyor ve onu adeta kaderi gibi görüyordu. Texas çiftliklerinden, Broadway sahnelerinden, en lüks otellerden sonra gelinen yer, Feriköy'de bir gecekondu oluyor, oradan ancak Özer Bey'in durumunu düzeltmesiyle kurtuluyorlardı. Ailesi nedeniyle gerçekleşmeyen evlilikleri, tanışmalarından 15 yıl sonra gerçekleşiyor ve Ateş, yıllar önce zirvedeyken terk ettiği Amerika'ya ve New York'a bu kez kocasının parasıyla gidiyordu. Bu son büyük yolculuklarında, Broadway'de "My Fair Lady"yi oynamakta olan bir zamanların Selahaddin'i Rex Harrison'u ziyaret ediyorlar, bir lokantada müdürlük yapan Muzaffer Tema tarafından ağırlanıyorlardı. Ve Nejla "Benim bıraktığım Amerika bu değil, eve dönelim" diyordu. Evde, İstanbul'da onu bekleyen, fırtınalardan sonra ulaşılmış sakin bir yaşam ve en sonda da, kaçınılmaz olarak sığındığı içkinin getirdiği ölümdü. Ve Özer Bey son dakikasına kadar onun baş ucunda olmuştu.

ANILARIN TANIĞI ŞARKILAR

Yazar şöyle diyor bir yerde: "Neydi bizim yaşadığımız? Sevginin, tutkunun ıstırapla yoğrulması, zaman içinde vazgeçememeye dönüşmesi, her engelin, her felaketin bu bağımlılığa dönüşmüş tutkuyu perçinlemesi. Gerçek aşk ve sevgi bu, bizim yaşadığımız bu. Şimdi daha iyi anlıyorum." Ve bu büyük sevgiye özellikle Nejla'nın ABD yıllarında tanıdığı, öğrendiği şarkıların anısı eşlik ediyordu: "September Song", "Too Young", "Autumn Leaves", "As Time Goes By" ya da bizden "Sen kendine kendin gibi taze bahar seç"... Tanıdığı sayısız ünlü ve onların ölümüyle gelen üzüntüler; Marilyn, Edith Piaf, Rock Hudson veya Orson Welles... En yüksek zirvelerden en derin uçurumlara inişi tanımış, aykırı, aşırı, dolu dolu yaşanmış bir hayat. Keşke film olsa...
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Bir gün televizyona çıktılar hayatları değişti
 Kral ve haremi
 Katılımcıların gözünden Ermeni konferansı
 Bu din adamları şaşırtıyor
 Zamanından önce bir Avrupa kenti
 Jüponlu Evliya Çelebi
 Rumeli Kavağı Telli Baba sayesinde yenilendi
 Dünyanın etrafında 120 tur
 Atlantik'te tek başına
 Tapınaktan Rumelihisarı'na
 Kanseri yendi ekrana döndü
 Türk tıp dünyası bitkileri hiç tanımıyor
 Vicdan-cüzdan ikilemi yaşamayan adam
 Yoksulluktan kaçarken özgürlükten oldular
 İç Anadolu'da da tarih olur: Bir Ankara öyküsü
 Vahdettin Atatürk'ün ölüm emrini imzaladı
 Öyküleri iç burkuyor
 Doktorun estetik yaptığı kişi ya bir suçluysa?
 Hiç kimse orkestrayı İbo gibi onore etmedi
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
MEHMET ALTAN
Hep böyle kal...
Sararmış fotoğrafların yerini cep...
ÖNCEL ÖZİÇER
Sığ sularda eğlence
Futbol maçlarını istisnalar hariç...
REFİK DURBAŞ
Köşe yazısı ve yazarı...
Lisede okurken mesleki düşlerim...
Göz kamaştıran sonbahar
Göz kamaştıran sonbahar
Cezbedici şıklığın göz kamaştırdığı, asil ruhun öne çıktığı bir sokak...
Yeni sezonda iddialı olun
Yeni sezonda iddialı olun
Yeni mevsim, yeni temalar. Stefanel'in 2005 sonbahar kış koleksiyonu,...
Köylü peynirini pazarda satamayacak
Köylümüz evinde yaptığı reçelini peynirini satamayacak. Çünkü yerel artizan...
Türk mutfağının misyonerleri Anadolu'da
Bir an önce mutfak misyonerlerimizin Anadolu'nun dört bir köşesinden kağıda...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.