|
|
|
|
|
Türkiye sözünü tuttu, sıra bizde
|
|
Schröder, Genel Yayın Yönetmenimiz Ergun Babahan'a konuştu: Türkiye, Kıbrıs dahil tüm sözlerini tuttu. Sıra Avrupa Birliği'nde....
HEDEF TAM ÜYELİK Almanya'ya seçim atmosferi hâkim... Bu ortamda, Schröder ile yemek yedik. İlk izlenimim şu: Başbakan Schröder, oy kaybedeceğini bile bile, Türkiye'nin tam üyelik vizyonu konusunda taviz vermiyor.
HERKES KAZANACAK Schröder, 'imtiyazlı ortaklık' önerisine şu sözlerle karşı çıkıyor: Bu formül kötü sonuçlar doğurabilir. Oysa, tam üyelikten her iki taraf da kârlı çıkacak. Hem ekonomik anlamda, hem istikrar anlamında.
Türkiye sözünü tuttu, sıra bizde
18 Eylül'deki seçimler öncesinde Genel Yayın Yönetmenimiz Ergun Babahan'la görüşen Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Türkiye'yle ilgili önemli mesajlar verdi.
Acelesi olan bir Başbakan'la dün öğle yemeğinde bir araya geldik. Partisinin Kuzey Ren Westfalya'da aldığı seçim yenilgisinin ardından erken seçim kararı alan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, kamuoyu yoklamalarına göre 10-15 puan gerisinde olduğu Angela Merkel'i yakalamak için yoğun bir tempo içinde çalışıyor. Schröder, bu kapsamda dün Türk kökenli Alman ve Almanya'da yaşayan Türk işadamlarıyla biraraya geldi. Yemeğe katılanlar arasında Türkiye'nin iki büyük gazetesinin yayın yönetmeni olarak Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök ile ben de vardım. 600 bin Türk'ün oyu bu seçimde çok önemli. 2002'deki seçimi sadece 8 bin 864 farkla kazanan Schröder'in bu zaferinde Türk kökenli Alman vatandaşlarının oyları sonucu belirlemede büyük rol oynamıştı.
TAM ÜYELİKTE TAVİZ YOK Schröder, Hıristiyan Demokratlar'ı yakalamak veya en azından aradaki farkı asgariye indirmek için bu oylara yine ihtiyaç duyuyor. Aslında kendisinin bu konuda çok çaba harcaması gerekmiyor. Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliğine karşı tutumu, ister muhafazakâr, ister liberal olsun bütün Türk kökenli seçmenleri sosyal-demokrat kampa itiyor. Ancak Schröder buna aldırmıyor. Kendisine Almanlar arasında oy kaybettireceğini hissettiği halde Türkiye'nin tam üyelik vizyonu konusunda hiç taviz vermiyor. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin Avrupa açısından en doğru politika olduğunu sürekli vurgulayan Almanya Başbakanı, "Başka uluslara yönelik öfke yaratacak politikalar izlemek ahlâksızlıktır. Doğru olan, popüler olmasa da hakikati dile getirmektir" mesajı verdi...
"KORKU DUYMAYIN" Öğleyemeğini birlikte yediğimiz Almanya Başbakanı, hiçbir Avrupalı liderin takınmadığı kadar net bir tavır içindeydi; "Türkiye Avrupa Birliği'ne verdiği tüm sözleri tutu, şimdi sıra bizde" Seçimin sadece Almanya'nın ekonomik ve siyasi geleceği açısından değil, Avrupa'nın perspektifleri açısından da yapıldığı gerçeğinin altını çizen Schröder, seçimin önemli gündem maddelerinden birinin "Türkiye'ye verilen sözlerin tutulup tutulmayacağı" olduğunu vurguladı. Bu konuda sert tartışmalar olduğunu belirten Almanya Başbakanı, "Benim hükümetim Türkiye'nin söz verdiği herşeyi, Kıbrıs dahil, yerine getirdiği görüşünde. Eminim ki, Avrupa Birliği de sözünü tutacaktır" dedi. 3 Ekim'de başlayacak müzakerelerin uzun ve zorlu geçeceği gerçeğinı sık sık vurgulamak ihtiyacı hisseden Schröder, bu sürecin Türkiye'yi önemli ölçüde değiştireceğini belirtti.
İMTİYAZLI ORTAKLIK ELEŞTİRİSİ Müzakere aşamasında çıkacak zorluklardan korku duymaya gerek olmadığını belirten Schröder, "Her iki tarafta da ummadığımız gelişmeler olabilir. Bizi farklı kararlar almaya yönlendirebilir. Ancak bu kararlar iki tarafın ortak iradesiyle alınmalıdır" yorumu yaptı. 17 Aralık'ta Avrupa Birliği olarak Türkiye'ye toplu söz verdiklerini hatırlatan Şansölye, söz verenler arasında şimdi farklı sesler çıktığını belirtti. Hıristiyan Demokrat lider Merkel'in önerdiği "ayrıcalıklı ortaklık" kavramını da eleştiren Schröder, "Bunun ne olduğu belli değil ama tam üyelik olmadığı kesin. Bunun çok kötü sonuçları olabilir. Türkiye'nin son dönemde yakaladığı ekonomik istikrar, büyüme ve bu yöndeki gelişmesi tam üyelik müzakerelerine bağlı" yorumu yaptı. Schröder, Türkiye'nin tam üyeliği konusundakendi tutumunda da küçük değişiklikler görüldüğü şeklindeki bir soruya şu yanıtı verdi: "Ben tutumumu hiç değiştirmedim. Diğer ülkelerde tartışmalar var. Bunların adını vermeyeceğim. Ama kesin olan şu. 17 Aralık'ta Türkiye koşulları yerine getirirse 3 Ekim'de tam üyelik müzakereleri başlayacaktır diye karar verdik."
"TÜRKİYE ÇIKARIMIZA" Schröder, açıklamalarına kendine yönelttiği bir soruyla devam etti; "Ben bu işi neden yapıyorum? Birincisi ekonomik. Türkiye'nin tam üyeliği iki kesime de yarayacak. İkincisi, bölgeye bakınız. Bu bölge büyük sorunlarla dolu. Kafkaslar kaynıyor. Hindistan-Pakistan arasındaki tansiyon düşmüş görünüyor ama sorunun tam olarak çözüldüğü söylenemez. Afganistan'a bakın. Bu ülkeye barış ve huzurun geldiği de iddia edilemez. Irak'tan sözetmiyorum bile. Buradaki gelişmeler bizim ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koydu. İran büyük sorunlarla dolu. İran'la nasıl bir ilişki kuracağımızın belirlenmesi lazım. İran'ın ne nükleer silaha, ne de bunun bilgisine sahip olmaması lazım. Türkiye'nin çevresindeki bölgeye baktığınızda bu ülkenin güvenlik ve stratejik açıdan ne kadar önemli olduğunu görürsünüz. Türkiye Müslüman ama köktendinci olmayan bir demokratik ülke olması, Avrupa'nın aydınlanmacı değerlerini benimseyen bir ülke olması Avrupa'nın da Almanya'nın da çıkarına." 17 Aralık'tan sonra Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği için gerekli koşulların değişip ağırlaştığına işaret eden Schröder, "Türkiye'nin bu zorlukları aşarak AB tam üyeliği gerçekleştirmesinin bölgedeki sorunların çözümüne barışçı katkı açısından büyük önem taşıdığını" da vurguladı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|