İhracat tekledi mi?
İhracat temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 1.1 oranında arttı. Bu artış hızı son dönemlerin en kötü performansını işaretliyor. Açıklanan verilere göre 5.7 milyar dolarlık temmuz ayı ihracatı içinde sanayi ürünleri geçen yılın performansını yakalayamadı. Yetkililer bu gelişmenin "endişe edilecek bir durumda olmadığını" belirterek görevlerini yerine getirmeye çalışsalar da, ihracatın beklenenin üzerinde gösterdiği artış trendinin aynı hızla sürmeyeceği gerçeğini, işi bilenler zaten bekliyorlardı. İhracatın sağlıklı ve sürdürülebilir bir büyümenin yolu olduğunu biliyoruz. Orta ve uzun dönemde, büyüme performansını etkileyecek en önemli etken olduğuna da kuşku yok. İhracat pazarlarını ele geçirmenin zorluğu yanında, bu pazarları kaybetmeden ihracatı sürdürmek artık sanat ötesi bir durum halini aldı.
Nedenler Peki ihracat artışı nelerden etkilenir şeklindeki temel soruya döndüğümüzde, pek çok faktörün ihracat artışında rol oynadığını biliyoruz. Bunları alt alta sıralayabiliriz. Ancak hangisinin, ne ölçüde, ne yönde ve nasıl etki edebileceğini bize, ancak bilimsel çalışmalar özetleyeceği de bir gerçek. Bu konuda Merkez Bankası'ndan Gülbin Şahinoğlu ve Bülent Ulaşan'ın Eylül-1999 tarihli araştırmaları dikkate değer bir nitelik taşıyor.(*) Çalışmada Türkiye'de ihracatın gelişimi, üç dönem için ayrı ayrı irdeleniyor. 1- 1980 ile 1988 dönemindeki ihracat artışında, devalüasyon ya da TL nın reel olarak değer yitirişi, ihracat teşvikleri ve yurt içi talebin kontrol altına alınması gibi üç önemli makroekonomik politika uygulamaları başlıca rolü oynuyorlar. 24. Ocak.1980 devalüasyonu, daha sonra enflasyona parelel kur ayarlama politikası ihracatın performansını belirliyorlar. Tabii ki bu dönemde döviz getirici faaliyetlerin teşviklerden yararlanması için güçlü bir siyasi iradenin varlığı ve uygulama şekilleri ihracata dürtü veriyor, ivme kazandırıyor. 2- 1989 ile 1993 döneminde ihracat artıyor ancak artış hızında göreli bir düşüş gözleniyor. Merkez Bankası araştırmacıları bu dönemde ihracat teşviklerinin azaltılmasının bu trendin en önemli nedeni olduğunu belirtiyorlar. Kur politikası TL'nin az da olsa değerlenmesine izin veren yönde bir çizgi izliyor ama ihracat artışı sürüyor. Kurun reel değerlenmesi ithalatın süratle yükselmesini ve dış ticaret dengesinin bozulması sonucunu getiriyor. Şahinbeyoğlu ve Ulaşan'a göre 1989-93 döneminde ihracatı etkileyen en güçlü faktör, teşvikler ve bunların azalışı olmuş. 3- 1995'ten sonraki dönemde enflasyona parelel bir kur rejimi yine mevcut.. Buna karşı, iç talep canlı. Teşviklerin azalmasına, TL'nin reel değer kaybetmemesine ve güçlü bir iç talebin varlığına karşı ihracat artıyor. Araştırmacılar bu artışın, iki değişik ve önemli faktörden kaynaklandığını vurguluyorlar.Bunlar, belirsizlik göstergelerinin yönü ve yatırımların performansı.
Kur, ithalatı etkiliyor Ekonometrik çalışmanın bulgularına göre, Türkiye'nin ihracatı 1994'ten sonra belirsizliklerin azaldığı veya özel sektörün önünü görebilme mesafesinin uzadığı dönemlerde ve hızlanan yatırımlar sonucu üretilen mal arzı fazlalaştıkça ivme kazanıyor. Döviz kuru, iç talep ve teşvikler yerini istikrar ve yatırım ortamının oluşumuna bırakıyor. İş aleminin güveni yükseldikçe ihracat da artıyor. Kur politikası burada düzeyi ile değil, bekleyişleri şekillendirerek rol oynuyor. Bu konuda, benzer bulgular Agenor, Dermott ve Üçer'in 1997 de Türkiye üzerine yaptıkları bir çalışmada da (Mali Dengesizlik, Sermaye Hareketleri ve Reel Kur: Türkiye Örneği) yer alıyor. Bu araştırmacılar, 90'lı yılların başlarında TL'nin reel değer kazanmasının ihracatın artış hızı üzerinde zayıf bir etkisi olurken, bu gelişme ithalatın hızlı bir şekilde artmasını beraberinde getirdiğini vurguluyorlar. Bu araştırma sonuçlarının gerçekçiliğini ve temmuz ayı ihracatı ile yorumlarımı bir sonraki yazımda ele alacağım. (*) Gülbin Şahinoğlu, Bülent Ulaşan, İhracat fonksiyonlarının yapısal istikrarı ile ilgili deneysel bir çalışma: Türkiye örneği, T.C. Merkez Bankası, Eylül 1999, Ankara.
|