|
 |
 |
 |
Cumhurbaşkanı Sezer'den iade
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, sözleşmeli sağlık personeline yöneticilik olanağı sağlayan 5382 sayılı Kanun'u, 6. maddesinin tekrar görüşülmesi için TBMM'ye geri gönderdi.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına, ilgili dalda uzman olan profesör, doçent veya doktorlar arasından bakanlıkça atama yapılmasını öngören kanuni düzenlemenin yeniden görüşülmesini istedi. Sezer'in iade gerekçesinde, ''Klinik şefi ve şef yardımcılığına atama yapılırken 'göreve en uygun olanın' seçilmesi yerine siyasal yandaşlık ölçütünün yeğlenmesini olanaklı kılan sistemin işyeri huzurunu ve çalışma barışını bozacağı, hizmet kalitesini ve verimini düşüreceği açıktır'' denildi. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Sezer, yayımlanmasını uygun bulmadığı 5382 sayılı ''Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ve Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun''u, 6. maddesinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM'ye iade etti.
İade gerekçesinde, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun ek 1. maddesinin ikinci fıkrasının sonuna eklenen yasanın 6. maddesinin, Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına, ilgili dalda uzman olan profesör ya da doçentler arasından doğrudan, ilgili dal doktorları arasından ise yapılacak sınav sonucuna göre, Sağlık Bakanlığı'nca atama yapılmasının öngörüldüğü belirtildi. Yürürlükteki kuralların da Tababet Uzmanlık Tüzüğü kapsamında uzman olan profesör ve doçentlerin Sağlık Bakanlığı eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına sınavsız atanması olanağı tanıdığı, ancak, sınavsız atanacakların sayısının, kadroların yüzde 25'ini geçemeyeceğinin belirtildiği anımsatılan gerekçede, ''Ne var ki, bu olanağı sağlayan Tababet Uzmanlık Yönetmeliği kuralları, Danıştay 5. Dairesi'nin kararlarıyla iptal edildiği için yaklaşık bir yıldır klinik şefi ve şef yardımcısı kadrolarına sınavsız atama yapılamamıştır'' denildi.
''AYRICA BİR KOŞUL VE EK NİTELİK ARANMAMAKTA...''
Profesör ve doçentlerin Sağlık Bakanlığı'na bağlı eğitim ve araştırma hastanelerinde klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına sınavsız atanmalarına ilişkin iptal edilen yönetmelik düzenlemesinin, incelenen kanunun 6. maddesi ile bu kez yasa kuralı olarak yeniden yapıldığı kaydedilen gerekçede, şöyle devam edildi:
''Maddeye göre, profesör ya da doçent unvanını almış olmak klinik şefi ve şef yardımcılığı kadrolarına atanmak için yeterli olup, bu unvana sahip kişilerin anılan kadrolara atanabilmesi için ayrıca bir koşul ya da ek nitelik aranmamakta, bu tür atamalar için bir sınır da getirilmemektedir. Başka bir anlatımla, anılan maddede, profesör ve doçentler arasından klinik şefliği ve şef yardımcılığına atanacak kişilerin seçiminin nasıl ve hangi ölçütlere göre yapılacağı konusunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmediği için, atamayı yapacak Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda mutlak bir takdir yetkisine sahip kılındığı açıktır. Ayrıca, klinik şefi ve şef yardımcılarının tümü bu yöntemle atanabilecektir.''
''YETKİN KİŞİLER OLMALILAR''
Eğitim ve araştırma hastanelerinin temel işlevinin öğretim, eğitim ve araştırma yapmak ve uzman ve ileri dal uzmanları yetiştirmek olduğu vurgulanan gerekçede, bu hastanelerin kurallarla ayrıntılı olarak saptanmış görevlerini en iyi ve etkin biçimde yerine getirebilmelerinin, kliniklere şef ve şef yardımcısı olarak atanacak kişilerin nitelikleriyle doğru orantılı olduğu ifade edildi. Gerekçede, klinik şefi ve şef yardımcılarının iyi bir ''eğitimci ve uygulayıcı'' niteliğine sahip bulunmalarının, hastanelerin eğitim ve araştırma işlevini en iyi biçimde yapabilmesinin de temel koşulu olduğuna işaret edildi.
Gerekçede, şunlar kaydedildi: ''Öte yandan, anılan hastanelerde eğitimlerini tamamlayarak yurdun çeşitli yerlerinde görevlendirilecek doktorların mesleklerini yetkin biçimde uygulamaları, aldıkları eğitimle yakından ilgilidir. Bu durum, uzmanlık eğitimi veren sağlık kamu hizmetini yürüten klinik şefi ve şef yardımcılarının mesleki bilgi ve uygulama yönlerinden yetkin kişiler olmasını gerektirmektedir. Sağlık hizmetlerinin kusursuz biçimde sunulmasında nitelikli uzman doktor yetiştirmenin belirleyici rolünün bulunduğu yadsınamaz bir gerçektir. Eğitim ve araştırma hastanelerinde bu görev çoğunlukla klinik şefi ve şef yardımcılarına düşmektedir.''
''NESNEL ÖLÇÜT ÖNGÖRÜLMEMİŞ''
Eğitim ve araştırma hastanelerindeki klinik şefliği ve şef yardımcılıkları görevinin belirtilen işlevinden kaynaklanan önemine karşın, bu görevlere profesör ya da doçentler arasından atama yapılırken en uygununun seçilmesi yönünde hiçbir nesnel ölçüt öngörülmemiş olmasının kamu yararıyla bağdaşmadığı ifade edilen gerekçede, ''Çünkü, bu tür atamalar, siyasal kimliği önde gelen ve çeşitli baskılar altında bulunan Bakan'ın öznel değerlendirmelerine ve mutlak takdirine bırakılmış olmaktadır'' denildi.
''Klinik şefi ve şef yardımcılığına atama yapılırken 'göreve en uygun olanın' seçilmesi yerine siyasal yandaşlık ölçütünün yeğlenmesini olanaklı kılan sistemin işyeri huzurunu ve çalışma barışını bozacağı, hizmet kalitesini ve verimini düşüreceği açıktır'' ifadesine yer verilen gerekçede, bu nedenlerle, incelenen yasanın 6. maddesiyle getirilen kuralın, hizmet gereklerine ve kamu yararına uygun düşmediği, dolayısıyla hukuka uygun bulunmadığı kaydedildi.
|
|
|
|
|
 |
|
 |
|