|
 |
 |
 |
|
|
Fakirden bit bulaşır...
Her Türk, nohut oda bakla sofa bir ev ister: "Başını sokacak kadar..." Otomobil de düşler. "Ayağını yerden kesecek kadar..."
"Para" ile satın alınan zenginlik konusunda makuldur bizim insanımız... "Şükür" demesini bilir. Lüks otomobile binemediği ya da villada oturamadığı için "devlet"ine öfkelenmez. Çünkü hiç kimse "devlet" inden sıfır kilometre bir Mercedes'in ya da havuzlu bir tripleksin anahtarını beklemez. Okul bekler, hastane bekler, güvenlik bekler.
İşte buralara "para" karışıyorsa, zurna "zırt" demiştir...
Anadolu Lisesi Sınavı sonuçları açıklandı. "En yüksek" puanları alan çocuklarımız, "özel" okullardan... Yani, "para" ile daha iyi bir eğitimi "satın alabilen" çocuklarımız...
Eskiden sadece "zeki" çocuklar sınavı kazanıyordu. Şimdi "zeki" olmak yetmiyor. Babanın da "zengin" olması gerekiyor. Böyle devlet olur mu? Biz her işimizi babamızın parasıyla yapacaksak eğer, sen kendine ne hakla "devlet baba" diyorsun ki...
Devlet babaysan eğer... 800 bin evladını ringe çıkaracaksın, "dövüşün, ayakta kalan Anadolu Lisesi'ne girer" diyeceksin... Sonra, parası olmadığı için özel okullara gidemeyen evlatlarının kolunu bükeceksin, kavganın başında... Böyle baba olur mu? Fırsat eşitliğini "para" ile bozarsan, biz nasıl yer alacağız dilinden düşürmediğin AB ülkeleri arasında?
Eğitim böyle de, sağlık farklı mı? Dünyada başka hangi milletin "paran yoksa, öl" diye atasözü var?
Peki ya güvenlik? Hem askerliği zorunlu yapacaksın, hem "papelleri bastırana" 21 günde tezkere vereceksin. Tamam, parası olanı seviyorsun, anladık. Bari, şehit tabutunun başında gözyaşı döküyormuş gibi yapma, ayıptır... Kaç paraysa verelim, cenazeye de gelme...
Özetle... Bunlar bu işin tadını aldı bir kere... KİT'leri özelleştir. Eğitimi özelleştir. Sağlığı özelleştir. Askerliği bedelleştir. Babam da yönetir böyle devlet babayı...
|
|
 |
|
|
|
|
|
 |
|