Önyargılar silinecek
Filmleri ve "Kötü Hayat" kitabıyla gündemden düşmeyen Frederic Mitterrand, TV 5'teki 24 Saat programında İstanbul'u anlatacak.
Hani bazı insanlar tanışmadığınız halde hayatınızda büyük bir yer tutar. Onları uzaktan uzağa takip eder, yaptıkları her şeye hayranlık duyarsınız. O kişiler, varlığınızın bile farkında olmadan, hayatınızda bir şeyler değiştirir. Ve nedense, bir gün yollarınız kesişir. İşte Frederic Mitterrand benim için böyle bir isim. 15 yıldır her işine hayran olduğum, çektiği filmleri, programları, yazdığı kitapları, hakkındaki her türlü haberi takip ettiğim biri. Tarih doktorası, birçok ülkeden aldığı liyakat nişanı, inanılmaz genel kültürü, derya gibi sinema bilgisiyle, yönetmen, yazar, televizyoncu, gazeteci ve muhteşem kültür projelerinin yaratıcısı. Bir de, kültür sektöründeki farklı işlerin iç içe yapılabileceğini bana ispatladığı için, benim mesleki tercihlerimde etkili olmuş bir isim. Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın yeğeni Frederic Mitterrand ile üç yılda, üç kere tanıştırıldım. İlk karşılaşmamız, Louvre Müzesi Bahçeleri'nin bir ucunda onun, diğer ucunda benim organize ettiğim serginin aynı döneme denk gelmesiyle gerçekleşmişti. İkinci tanışmamızda, Cannes Festivali'nde küçük bir salonda Catherine Deneuve ile yaptığı sohbetin çıkışında yanına giderek kendisini tebrik etmiştim.
YEMEKTEKİ SÜRPRİZ Son kez ise geçen hafta Fransız Büyükelçisi'nin, Mitterrand onuruna İstanbul'da verdiği bir davette karşılaştık. Kendimi tekrar tanıttığımda, "Sizi çok iyi hatırlıyorum" diyerek mutlu etti beni. Büyükelçilik protokolü, Frederic Mitterrand'ın yanına oturmamı kararlaştırmıştı. İnsanın, "mesleki idolü" yle bütün bir yemek boyunca sohbet etmesi elbette ki harikulade bir fırsat. Ama bir de bu kişi, Frederic Mitterrand gibi, çocukluğundan beri dünyanın en önemli devlet adamları ve sanatçılarıyla yaşamış ve binlerce kitap devirmiş birisi olunca, anekdotlar, hikayeler, hatıralar birbirini izledi, son derece heyecanlı diyaloglar oluştu. Mitterrand'ın yönetmenlik kariyerinde, içlerinde Madame Butterfly'ın da bulunduğu 8 uzun metrajlı film var. Ayrıca Pasolini'den Fassbinder'e kadar dünya sinemasının devlerini Fransızlara tanıttığı televizyon programlarıyla birçok ödül kazandı, Ulusal Sinema Dairesi'nde yöneticilik yaptı. Eşcinselliğini nasıl yaşadığını itiraf ettiği son kitabı "Kötü Hayat" altı aydır gündemden düşmedi ve edebiyat ödülü kazandı. Kitaba başladığımı söylediğimde "Herhalde bitirince beni bir daha görmek istemezsiniz" dedi. Oysa ben, genellikle "iyi hayatlarla iyi edebiyat yapılamayacağına" inananlardanım. O yüzden de onun "Kötü Hayat"ını seveceğimden eminim...
İSTANBUL'UN BİR GÜNÜ Ve asıl önemlisi, Mitterrand'ın bugünlerde İstanbul'da bulunma nedeni; daha önce Varşova, New York, Bangkok, Saint Petersburg, Bombay gibi kentlerde gerçekleştirdiği programlarından birini İstanbul'a ayırması. Saygın televizyon kanalı TV 5, eylül ayında tüm bir gün boyunca Frederic Mitterrand'ın sunduğu "24 Saat" programıyla İstanbul'u anlatacak. Çekimler Boğaz'da, İstanbul Modern'de, Topkapı Sarayı'nda ve şehrin daha birçok sembolik mekanında, İstanbul'u yansıtan çok özel kişilerle gerçekleşti. Bu arada, Fransız Büyükelçisi de verdiği yemekte, 17 ve 18 Eylül'de yayımlanacak olan programın, Fransızların önyargılarını sileceğine içtenlikle inandığını ifade etti. Yemeğin son sürprizi Fransız Sarayı'nın özel odalarının açılmasıydı. Fransız Büyükelçilerinin portrelerinden oluşan muhteşem koleksiyonu ve İstanbul'un en güzel manzaralarından birisini, hayran olduğum bir kültür adamıyla beraber keşfetmek, edebiyat, sinema, tarih, opera konuşmak... Fransız Sarayı'ndaki geceyi çok sevdim...
Sedef Ecer
|