| |
|
|
Para kazanmayı değil, harcamayı bilmek..
Büyük bir L salon.. Yarım basketbol sahası falan.. L'nin küçük kenarında bir modern mutfak var.. Profesyonel mutfak. Her türlü araç büyük bir estetik ve düzen içinde yerleştirilmiş.. Kocaman bir buz dolabı.. İçi tıklım tıklım dolu.. Mutfağın hemen karşısındaki köşede bir orkestra davulu var, tam teçhizat.. Davulun etrafı, gitar ve saksofon dahil, üflemeli ve telli sazlarla dolu. Her an bir orkestra yerleşip çalmaya hazır olabilir. L'nin uzun tarafının ortasında kocaman bir toplantı masası var.. 12 kişi falan toplanabilir etrafında.. Daha ötesinde, öbür uçta da bir ofis masası.. Garip bir düzen değil mi?. Dünyayı gezdim, böylesini ilk defa gördüm.. Burası Angel de la Fuente'nin ofisi ve toplantı salonu.. Angel, kendisine daha ilk günden böyle hitap etmemi istedi, o da bana hep "Hıncal" dedi, Ertekin'de tanıdığım, bir yazımda kısaca sözünü ettiğim İspanyol iş adamı.. Pamplona'da oturuyor. İspanya'nın önde gelen sanayi kentlerinden biri.. Ama sanayisi değil, San Fermin Festivali ile ünlü.. Hani daracık sokaklarda azgın boğalarla gençler birlikte koşuyorlar.. "Bu yılki festivale ille de geleceksiniz" dedi. Ünal onun Türkiye temsilcisi bir süredir.. O, Mudo'yu gördü, tanıdı, işlerine hayran oldu.. "Bu markayı İspanya'ya birlikte yayalım" dedi. Zaralar, Mangolarla İspanyol tekstili dünyayı, bu arada Türkiye'yi işgal ederken, Mudo ile intikam alacağız, o.. Bir de cennet kuşu bendeniz, uçtuk Pamplona'ya.. Harika günler geçirdik, Fevkalade ilginç şeyler gördük. Ama en aklımda kalan, en unutulmaz olan Angel'in tüm Türk zenginlerine örnek olması gereken yaşam tarzıydı.. Angel, kefenin cebinin olmadığını biliyor ve kazandıklarını keyfince, hem de öylesine yiyor.. Angel Jr, yani oğlu Küçük Angel "Bu yüzden babamın parası yok" dedi.. Babam öyleydi.. "Öldüğümde pantolon cebimde beş kuruş bulursanız, 'Yazık, babam bunu harcayamadan gitmiş' diye üzülün" derdi. Angel, harika bir şef.. Kendi eli ile pişirdiği yemeklerden oluşan bir ziyafette, ben dahil herkes nasıl parmaklarını yedi gördüm, ordan biliyorum. Angel çok iyi bir müzisyen.. Latin dünyasının İspanyolca, İtalyanca, Portekizce hemen bütün ünlü şarkılarını biliyor ve söylüyor.. Her yemek, Angel ve arkadaşlarının şarkıları ile sona eriyor.. Ve de tabii, patron Angel de la Fuente'nin iş toplantıları da.. Önce resmi görüşmeler toplantı masasında.. Toplanıyor, servis açılıyor.. Angel'in hemen ordaki mutfakta pişirdiği yemekler saatler boyu yeniyor, ardından her biri bir başka saz ustası, Angel'in ortakları, müdürleri, memurları, köşedeki sazların başına gidiyorlar ve konser başlıyor.. İş, yeme, içme ve eğlence bir arada.. Şimdi böyle bir patronunuz olsa, sizinle yiyen, sizinle eğlenen, sizinle çalıp söyleyen, onun için ölesiye çalışmaz mısınız?. Üç gün boyu hep Angel'in çalışma arkadaşları ile birlikte olduk.. Hiçbiri için patron değil.. Sapına kadar arkadaş.. Bu yüzden hepsi tapıyor, patronlarına.. Gece, gündüz, iş saati, tatil demeden çalışıyorlar onun için.. Bir dediğini iki etmiyorlar.. Sanırsınız ki, Angel de la Fuente kral.. Ötekiler, Kralın Şövalyeleri.. Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için.. Pamplona günlerini yarın anlatmaya başlıyorum..
|