kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Reha Muhtar @ SABAH
 
Türbanla denizde yüzenler
Türkbükü zenginlerinin ev partileri
Bodrum'da gece piyasası

Türbanla denizde yüzenler

Pazar öğleden sonra tekneyle denize açılacağım.
Civardaki koylarda ne var ne yok, onlara bakacağım.
Tam açılacakken, Aydın Ayaydın aradı.
"Hadi Hoca" dedim "Tam zamanında aradın. Gel denize beraber çıkalım."
Türkbükü'nün biraz ilerisinde Cennet Koyu var.
Denizimize girdik, arkasından tavla oynayalım dedik.
Aydın Hoca hemen atıldı.
"Neyine oynayacağız. Bir tişörtüne oynayalım."
"İyi" dedim "Oynayalım bari."
Kısa süre sonra anladım ki, biz oynamıyoruz.
Aydın Hoca'nın attığı zar oynuyor.
Biz ikimiz de beyefendinin kemiğinden gelen şansı seyretmekteyiz.
Bu Aydın Bey'in kemiğine karşı bir mars bile aldım ama what fayda.
Kemik dur durak bilmiyor. Partiyi zar aldı, tişörtü ise Aydın Hoca.
Neyse efendim tavlayı bitirdik, güzelim koyu seyrediyoruz. Hemen yanımızda çok lüks beyaz bir tekne var.
Ben bu deniz ve tekne işlerinden biraz anlarım. Nereden baksanız o teknenin fiyatı 1 milyon dolardan aşağı değil.
Yani anlayacağınız sahibi ensesi kalın kalantorlardan.
Ben tekneye bakıp geçirirken, Aydın Hoca ile beraber ne görelim dersiniz.
20-25 yaşlarında iki genç kadın, suya girdiler.
Başlarında türban var.
Üzerlerinde de gri renkte, sadece ayakların açıkta olduğu bir elbise.
Denizde yüzüyorlar.
Yaşım 45. 15 gün içinde 46 olacağım.
Ben hayatımda, bu kadar yılda bu kadar şey gördüm.
Allah sizi inandırsın böyle bir şey görmedim.
Demek ki bu hayatta daha görecek şeylerimiz varmış.

BİR
YAŞIMA DAHA GİRDİM
Bir yaşıma daha girdim denir ya. Ben hakikaten yeni bir yaşa girdim.
Bizim Uğurcan, türbanla yüzen kadınların resmini çekmiş.
Tekneye çıkarlarken gördüm, yüzebilsinler diye, uzun elbisenin yanı neredeyse bele kadar yırtmaçlı.
Giydikleri elbise kapüşonlu. Kapüşonu başa örtüyorlar, türban oluyor.
Türban mı başka bir şey mi artık bilmem. O kadarını Nazlı Ilıcak bilir.
Ama bizim Aydın Hoca ile gördüğümüz, başörtüyle iki kadının denizde yaklaşık 1 saat kalıp yüzdükleri.
Etraflarında çocuklar da var. Teknenin arka güvertesinde beyler oturuyor.
Hani olanağı olanlar, türbanlı çocukları okusun diye Amerika'ya gönderiyor ya...
Bu beylerinki de o hesap herhalde.
Paraları olduğu için, altlarındaki 1 milyon dolarlık tekneyle koylara açılıyorlar.
Eşleri orada türbanla denize giriyor.
Yeni bir türban tartışması açmaya hiç niyetim yoktu ama, Bodrum'un Cennet Koy u'nda gördüklerimden sonra, türbanlı yüzme
hakkı tartışılırsa hiç şaşmam.
Kimsenin inancına bir şey demem. Hayatta herkesin inancına ve düşüncesine saygı duyarım. Yalnız söylemeliyim ki, bu görüntü beni fena halde şaşırttı.

NAZLI ILICAK'A ÇAĞRI!
Bodrum'un o sıcağında, başta türban, üzerlerinde elbiseyle yüzenleri görünce, Aydın Hoca ile ağzımız açık kaldı.
Elbisenin yanına yüzebilsinler diye yapılan yırtmaç, zaten bacakları gösteriyor.
Yani o zaman vücudun görünmemesi amacı nasıl hasıl oluyor onu da anlayamadım.
Genç kadınların, 1 saat açık koyda balık gibi yüzdüklerini görünce, yüzme konusunda antrenmanlı olduklarını da fark ettim.
Bizim ciğerleri sigara dumanıyla dolu Barlas'tan yüzme açısından daha iyi durumdalar yani. Bu durumda Nazlı Ilıcak'a da yeni bir öneri getirmeye karar verdim.
Stüdyoda şık bir türban takana kadar, bu kapüşon biçimindeki türbanlı, uzun elbiselerden, kendine birkaç tane yaptırsın.
Hazır Bodrum'da şu sıralar.
O elbiselerin bir tatbikatını yapsın da, durumu yakından inceleme fırsatı bulalım.
Artık yandan yırtmaç işini ne yapar bilemem.
Bacaklar yırtmaçtan bele kadar gözüküyor.
Bu yırtmaç olmasa, bu sefer bacaklarını hareket ettirip yüzemeyecek.
Neresinden baksanız, içinden çıkılamayacak bir durum yani.
Neyse, bu gördüklerimden sonra, yeni bir yaşa girdim diyebilirim artık.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bodrum selülitleri   / 10-07-2005
 Barlas'ın havuzu   / 09-07-2005
 Gerets sıkıntısı   / 08-07-2005
 Mona Lisa değil Asena   / 07-07-2005
 Siyah-Beyaz Kampanya   / 06-07-2005
 Bodrum'da beyaz gece...   / 05-07-2005
 Sex and the sigara...   / 03-07-2005
 Nazlı Ilıcak'la zıt aşkımız..   / 02-07-2005
 Maval okumayın!   / 01-07-2005
 Yazlık sinema   / 30-06-2005
REHA MUHTAR
Türbanla denizde yüzenler
Pazar öğleden sonra...
EMRE AKÖZ
Yeni okuryazarlık
Başlık tuhaf değil mi?...
MEHMET BARLAS
Her ulusun dolabında saklı iskeletler vardır
Dün...
MAHMUT ÖVÜR
İlaç'ta 'vurgun' sürüyor
Geçtiğimiz hafta, 'Roche...
SAVAŞ AY
Çeşme'de mısıra darı diyorlar
- Abiii. Hişşşt...
İliç'i ben istedim
İliç'i ben istedim
Gerets ile dobra dobra: Çok istediğim İnsua Boca'yla anlaşınca...
Piresansasyon
Piresansasyon
G.Saray'ın uzun süredir peşinde olduğu Pires'in transferi...
Meclis RTÜK için olağanüstü toplanıyor
İktidarla muhalefet Meclis'in olağanüstü toplanarak RTÜK üyelerini...
Meclis'i yasa boğdu
Çeşme'de tenis oynarken geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitiren...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu