Demokrasinin bağırsağına Ay neşteri
Savaş Ay'ın dünkü 'Hayalet Airport' haberi üzerine Türkiye'deki yatırım geleneğinin bağırsaklarına neşter vurmak farz-ı ayın haline geldi. Başbakan Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Yıldırım'ın İstanbul'a üçüncü havaalanının şart olduğu yolundaki sözlerini kaydeden Savaş Ay, tam da usta işi bir haberci denetimi yapıyor. Metnini bilinçli bir yalınlık oluşturan Ay demokratik toplumların en kıymetli ve en etkin denetim türü olan katıksız bir haberci sorgulaması ile karşımızda. Tek kelimelik dahi yolsuzluk sözü etmeden, hatta özenle 'imada bile bulunmaz' görünerek, ufuktaki yeni bir 'meşru vurgun' türünü halka ihbar eden Savaş'a teşekkürler! Esasen meşru vurgun bizim çoğu siyasetçi ve bürokratımızın çok iyi bildiği bir icraat türüdür. Kağıt üzerinde işler o kadar doğrudur ki, mahkemelik 'yamuk' bulunamaz. Fakat gelin görün ki, aynı partili olup da bu tür kitabi vurgunlardan pay alamayan kenarda kalmışlar, işin bütün ayrıntılarını bilir ve konuşurlar. Gerçi kimi mahrum kaldığı için kıskançlığından, kimi de samimi ahlaki ürpertisinden ötürü bu hikâyelerinde abartıya da kaçabilir ama anlatılanlarda mutlaka gerçek bir temel vardır. Savaş Ay'ın haberi, geçmişte tüccarlık birikimleri olan kadrolar sayesinde kaynak kıtlığına rağmen dahiyane yaratıcılıkla sürdürülen bu tür 'yatırım için yatırım' uzmanlığını sorgulamamız ve geçmişe doğru yürütmemiz için anahtarı veriyor: - Sabiha Gökçen, yıllık 3.5 milyon yolcu kapasitesine sahip. Ancak geçen yıl sadece 245 bin kişi alanı kullandı. Böyleyken İstanbul'a üçüncü havaalanı tartışmaları yaşanıyor.
Türkiye'de demokrasinin bağırsağını oluşturan yatırım hortumunun kesin hükmünü koymanın zamanıdır: - Yatırımlar bahsi çok partili siyasi hayatımızın en iğrenç ve en karanlık alanını oluşturur. Zira, sayılı birkaç istisnai uygulama dışında, kamu idarecilerini yatırıma yönlendiren temel dürtü toplumun ihtiyaçları değil, girişimcinin işini sürdürme ve geliştirme çabalarıdır. Yüklenici ve girişimciler kamuya hatırlatır, önerir, tasarlattırır ve icracı hazret de lütfedip kabul buyurarak halka hizmet (!) aşkının gereğini yerine getirir! Bazen de bürokrasideki dostlar girişimciyi DPT'nin veya başka bir yerin tasarılarından haberdar ederek harekete geçirir. Böyle olduğu için de öncelikler, ilgili bilim ve disiplinlerin ölçütleriyle halkın ve devletin ihtiyaçlarına göre belirlenmez. Demokrasinin bağırsağı için yazısız kanun şudur: Siyasetçinin ve bürokratın en kolay ayni veya nakdi komisyon alabileceği, ayrıca en fazla oy getirici nitelikteki yatırımlar öncelik ve ivedilik arz eder! Bunlar için bütçede kaynak olmaması da önemli değildir, girişimci size borç buluverir! Yatırımın bütçesi ne kadar yüksek olursa komisyonun çapı da o derece büyüceği için böyle tasarıların gerçekleşmesi kolaydır. Bürokrat denen o zaman canavarı, o hantal yürütücü, o 'bugün git yarın gel' işkencecisi böyle kaymaklı yatırımlarda inanılmaz hızlı, iş bitirici, becerikli ve kolaylaştırıcı oluverir. Devlete iki defter ile üç kalem satacak bir tedarikçinin anasından emdiği sütü burnundan getiriveren müdür bey, siyasetçinin balıklama daldığı devasa yatırım söz konusu olduğu zaman hizmet aşığı kesiliverir: - Böyle tasarılar için elimden geleni yaparım. Zira bu dev yatırım sayesinde halkıma büyük kolaylıklar ve nimetler sağlanmış olacaktır. Tasarıyı devlete kabul ettirip o aşamaya kadar getiren girişimci bu pişmiş bürokrat kellesinin halkçılık edebiyatına mostralık gülümsemesiyle coşkulu biçimde katılıverir: - Elbette efendim, sayei âlilerinizde böylesine mübarek bir işi inanılmaz derecede kısa bir zamanda gerçekleştirmiş olacağız. Höt! Bürokrat hazretleri bu noktada münafıkların ekmeğine yağ sürmemek için aslan payını sahibine vermekte kusur etmez; siyasetçinin yüksek himmetlerine atıfta bulunup gıyabında saygılarını tekrarlar: - Estağfirullah efendim, biz görevimizi yapıyoruz. Asıl sayın bakanımız ve başbakanımızın dahiyane keşif ve öngörüleri olmasaydı imkanı yok ne sizin çabalarınız, ne bizim acizane emeklerimiz böyle muazzam bir yatırımın gerçekleşmesine yeterdi. - Aa tabii tabii, o ayrı, o ayrıııı . Bizler sayın bakanımızın ve sayın başbakanımızın bu husustaki yüce himmetlerini ifadeden aciziz. Ohhh, maşşşallah! Yiğit yiğidi gözünden tanır! Onlar erer muratlarına, biz çıkalım kerevetlerine!
|