|
Sürpriz filmlerle akıp giden bir şölen
|
|
CANNES 2005.
Cannes 2005, doğrusu son yıllardaki en iyi şenliklerden biri oldu. Ustaların filmleri, genç yönetmenler, ödül için tahminler ve sürprizler derken, belleklerimizde yer eden ve meyvelerini aylar boyu tadacağımız bir şöleni geride bıraktık. Topluca bir bakışla, Amerikan sineması iyi filmlerle şenliğe damgasını vurdu. Ama Hollywood'un genel görünümü dışında, bağımsız tadında filmlerdi bunlar... İki yıl öncesinde "Fil"le Altın Palmiye'ye ulaşmış olan Gus Van Sant'in rock müzisyeni Kurt Cobain'in son günleri üzerine özgürce yaklaşımı "Son Günler", Jim Jarmusch'un esprili ve duyarlı yol filmi "Kırık Çiçekler", Wim Wenders'in 21 yıl öncesi Altın Palmiyeli "Paris Texas" mucizesini yinelemeyi deneyip bir ölçüde başardığı ve yine aynı yazarın, Sam Shepard'ın senaryosuna dayalı "Kapıya Vurma" filmleri, en üst düzeyde sinema örnekleriydi. Bunlara iki çok farklı film eklenebilir: "Kaçak"ın Oscar'lı oyuncusu Tommy Lee Jones'un ilk kez yönetmenliği de denediği, klasik taddaki modern Western "Melquiades Estrada'nın Üç Gömülmesi". Ve de, tam zıddında, yaratıcısı Frank Miller ve Roberto Rodriguez'in birlikte yönettikleri, son derece estetik ve şık çizgi-roman uyarlaması "Günah Şehri". Kanadalı kült-yönetmen David Cronenberg, yine bir çizgi-roman uyarlaması olan "Bir Şiddet Hikayesi" yle, çağdaş şiddeti sergileyen son derece stilize bir yapım sunarken, Atom Egoyan'ın "Gerçek Nerede?" ve Danimarkalı Lars von Trier'in Amerikan-karşıdı tavrını ve sert eleştirisini sürdürdüğü "Manderlay" belli ölçüde hayal kırıklığı yarattı. Özellikle bu yönetmenlerin geçmişteki yapıtlarıyla karşılaştırılınca...
HERKES İZLEYEBİLECEK Avrupa'ya geçersek, Avusturyalı Michael Haneke'nin Fransa'da çektiği son filmi "Saklı", festivalin yaman sürprizlerinden biri ve sanatçının eski formuna dönüşünün müjdecisiydi. Fransa'dan gelen diğer yarışma filmleri olan "Lemming" ve "Resim mi Yapmalı, Aşk Mı?" fazla yankı yapmadan geçip giden ama aslında ilginç filmler oldular. Belçikalı Dardenne kardeşler ise "Çocuk"la gerçeklerden yola çıkan ve yüreğe dokunan bir insanlık dramını perdeye ustaca taşıdılar. Ve "Rosetta"dan sonra aldıkları ikinci Altın Palmiye ile bu statüye ulaşan bir avuç yönetmen arasındaki saygın yerlerini aldılar. İsrail'in usta yönetmeni Amos Gitai'nin "Serbest Bölge" ve Iraklı Kürt sanatçı Hiner Saleem'in "Sıfır Kilometre"si orta karar başarılardı. Ama ikincisi sayesinde, Türk oyuncusu Nazmi Kırık da ünlü merdivenleri tırmananlar arasına katıldı. İtalyan ve Japon filmleri pek etki yapmadan geçip giderken, Uzakdoğu'dan Tayvanlı usta Hsou Hsia Hsen'in "Üç Kere"si, ödül listesinde yer bulamadıysa da görkemli bir aşk filmi olarak hayranlıkla selamlandı. Diğer Çin filmi "Şangay Rüyaları" ve Kore filmi "Sinema Öyküsü" ise hayli tartışmalı filmlerdi. Meksikalı Carlos Reygades'in gerçek anlamda şaşırtıcı, hatta şok edici filmi "Cennetteki Kavga" ise, belki sinemalara gelmez ama İstanbul festivali müdavimleri bu önemli filmi görmeye şimdiden hazırlanabilir. Bu filmlerin önemli bölümünün satın alınıp bize de geleceğini, bir müjde olarak verebilirim.
KOFİ ANNAN GELDİ Mİ? Cannes sonuçlarının yer aldığı Pazar gazetelerindeki en şaşırtıcı haber, Radikal'de çıktı. Gazete ilk sayfasında Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan'ın da kapanış törenine katıldığını yazdı. Töreni Cannes'daki son gecemde baştan sona izlemiş biri olarak hayretlere düştüm: Acaba Annan gelmişti de biz mi kaçırmıştık? Ama sonra soruşturdum, öyle birşey yoktu. Zaten adamın o kadar işi arasında kalkıp Cannes'a gelmesini akıl alır mıydı? Olayı sonradan çözdüm... Gazetenin ilk sayfasındaki resimde de yer alan zenciyi, herhalde gece sorumlusu Kofi Annan'a benzetmiş ve o başlığı atmıştı. Oysa o Annan değil, ünlü oyuncu Morgan Freeman'di. Ve törene katılıp en iyi film ödülünü o vermişti. Yanıbaşında Hilary Swank olduğu halde... Ciddi Radikal Gazetesi'nden bir özür ya da herhangi bir sütunda bir eleştiri bekledim. Ama hiç biri olmadı. Ben de sanırım son dönemde basındaki en ilginç yanlışlardan biri olan bu olaya tarih düşmekten kendimi alamadım. "Her zenci Annan değildir" diye hatırlatarak...
|