Ağar'ın Güneydoğu çağrısı
DYP lideri Mehmet Ağar, iki gündür Doğu Anadolu bölgesinde dolaşıyor. Bölgede bulunuşunun asıl amacı şehit cenazeleri... Ağar, dünkü sohbetimize şöyle başladı: "Bölgede yatırım durmuş, tekstil fabrikaları kapanmış, çiftçi perişan, esnaf siftahsız gün geçiriyor. İşsizlik patlamış." Bölgede ekonomisi en canlı olan Malatya'yı örnek gösterip devam etti: "Malatya bölgenin en varlıklı illerindendir. Malatya'da dahi esnaf perişan. Karadeniz'de fındık ne ise burada da kayısı odur. Kayısı fiyat bulamayacak korkusu başlamış." Ağar'ın kaygısı bölgede son dönemde terör eylemlerinin yeniden yükseliş gösteriyor olması. "Halkta kızgınlık var, ama yakaladığı huzur ve rahatı da kimse kaçırmak istemiyor. Halktaki vozurdanma tonu da her geçen gün biraz daha yükseliyor..." Uzun süredir teröre karşı mücadele etmiş birisi olarak Ağar, siyasi kimliğinden uzaklaşıp şu uyarıda bulundu: "Bölgedeki işsizliği, fakirliği, ekonomik durgunluğu giderecek bir önlem alınmazsa toplum bunu taşıyamaz, tehlikeli noktalara gider..." Geçmişte bu konuda hükümete birkaç kez uyarıda bulunduğunu anımsattı. Bir süre önce de Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök'ün aynı uyarıyı yinelediğini belirterek şöyle dedi: "Bölgede ekonomik ve sosyal çözüme dönük özel çabalara acilen ihtiyaç var."
Moral kırılması Son dönemde Güneydoğu'dan gelen şehitlerin sayısında artış olduğuna dikkat çekerek ekledi: "Bir yandan yoksulluk, diğer yandan terörde yükseliş insanların kaygısını ve karşı tepkisini artırıyor. Hükümet işin nereye doğru gittiğini anlamıyor, konuyu kavrayamamış." Demiryoluna döşenen uzaktan kumandalı bombanın patlaması sonucu şehit olan TCDD korumalarının cenazesinde yaşananları örnek gösterdi. Şehitlerin cenaze töreninde ve taziye için gittiği evlerde duyduklarının, "kaygılarını daha da artırdığını" belirtip, uyarısını şöyle noktaladı: "Toplumsal huzur zemininin bozulmasına doğru gidiş var. Eğer böyle devam ederse, sonbahara doğru tehlikeli boyut alır. Halktaki moral kırılmasının önüne geçilmeli."
Çözüm sulu tarım Bölgede yatırım yapan bazı işadamlarıyla dün sohbet ederken benzer kaygıları onların da taşıdığına tanıklık ettik. Tekstil ve ihracata dönük iş yapan tesislerin güç durumda olduğunu, bazılarının işçi çıkarıp, fabrikalarını tatile soktuğunu belirttiler. İçlerinden birinin şu sözleri dikkat çekiciydi: "Bölgenin çocukları kendi memleketine yatırım yapmak için girişimde bulunuyor, ama maalesef Ankara engeline takılıyor. Son dönemde bürokratlar, müteahhit ve işadamlarına başka bir gözlükle bakıyor. İnsanın burnundan getiriyorlar." Diyarbakır sokaklarında işsiz gençlerin sayısında her geçen gün artış yaşandığını söyledi: "İşsiz ve aç adam her şeye açıktır" dedi ve çözüm için çok daha kolay yöntemler olduğunu bildirdi. Önerileri; "Sulu tarıma" bir an önce geçilmesi... Daha önce 3 bin hektar alanda 200 kişi çalışırken, sulu tarıma geçildikten sonra aynı alanda 25 bin kişiye iş olanağı yaratılmış. Buna rağmen, GAP çerçevesinde Şanlıurfa'da sulanabilir arazinin ancak yüzde 20'sine su gidebildiğini, Isparta'da bu oranın yüzde 60 olduğunu belirtip eklediler: "Diyarbakır'da ise sulanabilir verimli arazinin ancak yüzde 4.5'ine su ulaşabildi..." Bir iddiada daha bulundular: "Bölgede sulanabilir arazilerin yarısına su ulaşsın, bırakın bölge insanını, Suriye'den, Irak'tan dahi çalışmak için işçi getirmek zorunda kalınır..."
|