On yedi yıl süren 'ilaç vurgunu'
Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hazırlanan, 'İnceleme Raporu' sadece ilaç firmalarıyla hastaneler, doktorlar ve öğretim üyeleri arasındaki ilginç bağlantıları değil aynı zamanda 'ilaç alımları'ndaki 'derin ve köklü' sistemi de gün yüzüne çıkartıyor. İlaç fiyatlarının yüksekliği Meclis gündemine de taşındı ve şu anda kamuoyunda yoğun biçimde tartışılıyor. CHP Denizli Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Neşşar bu konuda yaptığı açıklamada şöyle diyor: "Hükümet sadece ilaçtaki dış hortumu kesse, Türkiye'nin IMF'ye ihtiyacı kalmaz." Aslında bu gerçek, bizzat Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı raporda da dile getiriliyor. Zaten Sağlık Bakanlığı'nın son bir yılda yaptığı değişimlerde bu tespitin bir sonucu. Başbakanlık Başmüfettişi Mehmet Kılınçer koordinatörlüğünde bir araya gelen araştırma komisyonunca düzenlenen 11 Nisan 2005 tarihli 'İnceleme Raporu' Teftiş Kurulu Başkanı Mutalip Ünal tarafından özetlenerek yeni bir rapor hazırlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan bu özet raporun 'Sonuç ve Kanaat' bölümünde çok çarpıcı gerçekler dile getiriliyor. İşte raporun ilk satırları: "1984 ve 2002 yılları Bakanlar Kurulu Fiyat Kararnameleri ve ilgili tebliğlerde yer almamasına karşın, ithal ilaç fiyatlandırmasında yüzde 5 sigorta ve navlun farkı ile yüzde 20-22 oranlarının bilumum masraflar adı altında ve mevzuata aykırı olarak uygulandığı... Bu oranların 26 Nisan 2002 ve 02 Ağustos 2002 tarihli Bakan Olurları ile yüzde 6'ya düşürüldüğü... Böylece ithal ilaçlara 17 yıl süreyle ve yaklaşık 20-22 oranında yüksek fiyat verilerek kamunun zararına sebebiyet verildiği... Ancak İlaç ve Eczacılık Müdürlüğü'ndeki arşivleme sistemi ve fiyatlandırma dosyalarının düzenli olmaması ve geçmiş yıllara dair evraklara ulaşılamaması nedeniyle bu zararın tesbitinin mümkün olmadığı..." Müfettişlerin bu tespitleri insanı dehşete düşürüyor. Ortada 'yüksek bir fiyat var' ve bu 17 yıl boyunca devam ediyor. Ancak arşivleme sistemi olmadığı için evraklara ulaşılamıyor. Olacak şey değil. Müfettişler bu noktada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kamuoyunda Roche'un SSK'ya pahalı ilaç satması olarak bilinen ilaç soruşturması iddianamesinde dile getirilen şu çarpıcı noktalara katıldıklarını belirterek dikkat çekiyorlar: "Fiyat belirleme konusunda tüm inisiyatif ilaç firmalarına bırakılmakta, fiyatlandırma firma beyanlarına bağlı olarak yapılmaktadır. Hukuk devleti anlayışında böyle bir yöntemin yeri yoktur. Devletin yapması gereken görev firmaların olmadığı anlaşılan -yüksek vicdanına- terk edilmiş, hiçbir kontrol mekanizması geliştirilmemiştir. Uygulama adeta -soyguna ve yağmaya açık davet- şekline dönüşmüştür." İşin 'Burası Türkiye' dedirtecek bir noktası daha var. O da şu, söz konusu fiyat artışı 2000 yılında Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından incelemeye alınmış ancak hazırlanan 'Ön İnceleme Raporu'yla ilgili takipsizlik kararı verilince hiçbir işlem yapılamamış. Sağlık sistemini deşifre eden ve yüksek fiyatla nasıl ithal ilaç alındığını ortaya seren Başbakanlık Teftiş Kurulu 'İnceleme Raporu'nda yer alan çarpıcı gerçekleri açıklamaya devam edeceğiz.
|