Beyaz Saray'la beyaz sayfa
Biz kez daha Erdoğan-Bush zirvesini izlemek için Beyaz Saray'ın bahçesindeyiz ve Başbakan Erdoğan'ın ABD Başkanı George Bush'la görüşmeye gergin giren yüz ifadesi, 50 dakikalık toplantı sonrasında, tam olarak "neşeli" olmasa da, en azından "rahatlamış" diye tanımlanabilir. Dünkü görüşme, Türk-Amerikan ilişkilerinde önemli bir "eşik." İçerdeki Türk ve Amerikalı yetkililere bakılırsa, Oval Ofis'deki hava "olumlu". Güllük gülistanlık değil ama "yapıcı." Amerikalılar toplantının atmosferini "sıcak" değil "iş görüşmesi" diye tanımlıyor. "Arada sorunlar yaşandığı ortada. Ama bu önemli bir açılım. Umarız böyle devam eder" diyorlar. Hem Türk hem de ABD tarafı, AKP hükümetinin Suriye politikası ya da Amerikan karşıtlığı gibi "netameli" konulara nazik bir üslupla, gerilim yaratmamaya özen göstererek yaklaşıyor. Bir noktada odaya devasa bir at sineği giriyor. Bush bir espri patlatıyor: "Kusura bakmayın kafesinden kaçmış." Ardından önce Rice, sonra da Gül sineği elindeki not defteriyle öldürmeye çalışıyor. Sonunda başaran Gül oluyor. Sinek yere düşüyor. Ancak yerden alıp çöpe atan da Bush. İki tarafın da umudu, sinekle mücadelenin ikili ilişkilerin geleceği için bir metafor olması. Ancak özellikle Suriye konusundaki yaklaşımlarda büyük fark olduğu ortaya çıkıyor. Bush, içerde Suriye'nin Irak'taki direnişi desteklediğinden ve "izole edilmesi" gereğinden söz ediyor. Erdoğan ise daha sonra basına söylediği kadar olmasa da, Beşar Esad'ın elinden tutup demokrasiye özendirilmesinden... Erdoğan'a göre, Türkiye'nin Esad rejimi ile sıcak ilişkisi, bu ülkenin demokratikleşmesi ve "tek parti yerine çok partili bir sisteme geçmesi" için tasarlanmış bir "büyük abi" rolü. Hatta Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesini bile kendi Şam gezisinde yaptığı telkinlere bağlıyor. Amerikalılar ise Suriye'yi, bizim Abdullah Öcalan Şam'da yaşarken gördüğümüz gibi görüyor. Bush, Beyaz Saray'da Suriye'nin Irak'taki direnişte parmağı olduğu ve Lübnan'ı karıştırdığını söylüyor. Amerikalılara göre Türkiye kapalı toplantılarda Şam'a ne telkinde bulunursa bulunsun, Suriye ile sıkı fıkı olarak zaten bu rejime büyük bir uluslarası destek vermiş oluyor. İki ülke arasındaki yaklaşım farkı dün belli oluyor. Yine de Beyaz Saray buluşması, Washington tarafından Ankara'nın inişli çıkışlı bir dönemi geride bırakarak Türk-Amerikan ilişkisinde "temiz bir sayfa" açmak istediğinin teyidi olarak kabul ediliyor. Başbakan içerde uzunca bir süre Türk-Amerikan ilişkilerinin tarihsel gelişiminden söz ederek Washington'un terörle mücadele ve Bakü-Ceyhan gibi konularda verdiği desteğe teşekkür ediyor. Ayrıca 'Büyük Orta Doğu' projesi ve demokratikleşmeden söz etmesi, Türkiye'nin bölgesel rolünü "demokrasiyi teşvik" olarak tanımlaması, Amerikan tarafını fazlaca memnun ediyor. Erdoğan, gazetecilerle konuşurken her fırsatta Türkiye ve ABD arasında bir "sıkıntı" olmadığını, medyada yazılanların "sanal" bir kriz olduğunu iddia etse de, Amerikalılar bu konuda son derece net konuşmaktaydılar. Hafta başında Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Hadley, Türkiye'deki Amerikan karşıtlığından söz ederek hükümetin bu ittifakı savunmamasını açık bir dille eleştirmişti. Dünkü toplantıda Erdoğan ilişkiye "sahip çıkmakla" kalmıyor, Türkiye'deki Amerikan karşıtlığı konusunda "samimi" bir tutum takınarak bunun bir sorun olduğunu ve "sağda ve solda marjinal gruplar" tarafından pompalandığını anlatıyor. İsim vererek CHP'den şikâyet ediyor ve muhalefetin "sorumsuz" olduğunu söylüyor. Aslında randevunun olumlu geçmesine zemin hazırlayan, Başbakan Erdoğan'ın bir gece önce ATC'de yaptığı ve son zamanlarda bir Türk liderinin ABD'ye verdiği en kuvvetli destek diyebileceğimiz konuşmasıydı. Marshall Planı'ndan bu yana Türk-Amerikan ilişkilerini öven Erdoğan, "Türkiye bir gelişimden geçiyor. Yeni Türkiye, ABD'nin bölgesel ve küresel politikalarına, karşılıklı çıkar ekseninde her türlü katkıyı yapmaya hazır olacaktır" demişti. Şimdi Amerikalılar, Erdoğan'ın Türkiye'ye döndüğünde de ikili ilişkileri aynı üslupla savunması ve kollaması beklentisi içindeler. Yüksek sesle ve kalıcı bir biçimde... Toplantının bir noktasında Erdoğan, Bush'u sonbaharda Bakü-Ceyhan boru hattının açılışına davet ediyor. Bakalım sonbahara kadar ikili diyalog nasıl seyredecek...
|