Dikişsiz yazı!
Cumhurbaşkanı "kaçak kurs ve eğitim"e cezaları indiren, paraya çeviren maddeyi veto ederken... Tarım Bakanlığı'na bakanlığın eski kıdemli bürokratı, bu arada birtakım sahte ürünleri kollamakla suçlanan bir isim oturuyordu ki... Adalet Bakanı yaygın telefon izleme ve dinlemeleri savunuyordu ve o esnada... Bir silah ve mermi imalatçısının başkanı olduğu Avcılık Federasyonu'nun gayretleriyle avlanma süresinin beş güne çıkartılması kararı alınmıştı lakin... Batman Belediye Başkanı hakkında, 13 kurşunla öldürülen 12 yaşındaki Uğur'un katil sanığı polislerin davasına gittiği için soruşturma açılmıştı ki doğal olarak... Polislerin terfi etmesinde hiçbir sorun görmüyordu hükümet ve anide... Maliye Bakanı'na göre bizimkiler Çin'den daha komünist olduğu için... Maliye Bakanı'nın oğlu kapitalist oluyordu ki ne olsundu ve... Fethiyeli üretici domateslerini eziyordu hiç olmazsa çünkü... Vicdani retçi olan birisinin askeri cezaevinde hırpalanması bir iddia olabilirdi yine de... Canlı yayında kendi istifasını öğrenen bakan olabilirdi ki bakan cansız da olabilirdi elbette olmasın, ne ki... Belediye işçileri çıplak ayakla yürürken İzmir'de, eğitimciler Sen'in kapatılmasına karşı meydanlarda ayakkabı giyince dar gelirse... Diye Başbakan geniş geniş konuşuyordu o sırada... Hasta mıydı bu sağlık çalışanları ki yürüyüp duruyordu yani yürüyünce yerinde durmuyor... Aaa medyada birden "Sezer sevgisi" başlıyor hani RTÜK'leri kütükleri veto edilince köşkünün perdelerini filan didikledikleri hukukçu fakat... Bu ülkede hukuk neden sık sık Avrupa'da mahkum oluyor diye sorunca... Depremde yıkılanların yerine yapılan deprem konutlarının da yine depremde yıkılabileceğini söyleyen Avrupa raporu da abartılı bulunuyordu ki... TÜSİAD birden hükümeti topa tutuyordu ve top hemen taca çıkıyor çünkü demokrasi ülkeye lazım işyerlerine ise lazımlık gibi görülüyor hakikaten... Nitekim TÜSİAD üyesi olmayan ve tabii yolları, suları, sağlık ocağı olmayan belki samanları olan Ardahanlı Samanbeyli köylüleri köyü satılığa çıkarıyorlarsa da... Formula 1'in orada yapılmaması gibi bir soruna aldırmak bölücülük olabilir miydi diye düşünmeden yapamıyorsa insan yapmalı diye düşünüyor... Düşünüp ifade ederse ne olur diye şaşırıyor çünkü şu anda hangi ceza kanunu yürürlükte onu bile bilmeden cezasına razı olacak... Tabii ABD Büyükelçisi'ni hayırlarla uğurlarken inşallah nice başarılara imza atar da gururlanırız diye aynı Koç gibi hassaslaşınca... Gözlerimiz doluyordu ki servis aracında yüzbaşının sakız çiğneme emrine uymayan itaatsize verilen 1 ay hapis gerekçesi askeri emir olunca ne diyelim bu da geçer... Geçer çünkü jötem yerine jitem yapan bir asker misal bir duruşma bile göremiyorsa... Çünkü annelerin oğlumu çete yaptılar diye ağladığı bir ülkede ağlanacak o kadar çok şeyden hangisini seçelim diye düşünürken... Başbakan'ın da hıçkırıkları vardı ve o onları hep duyururken nice hıçkırığın boğazlarda düğüm düğüm olduğu ve bir ömür boyunca asla duyulmayacak derin bir sessizlikle adına hayat mı ölüm denebileceğine zor karar verilebilecek yılları bir biçimde doldururken mutluluğu yemek tarif eder gibi vazedenlerden hiçbir reçeteyi koparıp kendi hanesine iki satır bile katmadığından dolayı ne zayıflama ne botoks ne gurmelik öyle enayilik ve sefillik denizinde yok karadaysa yer üstü dehlizinde kıt kanaat tık nefesle boğulup gidenlerin ülkesinde...
Dikişi tutan bir karakter... Kumaşı sağlam bir tutarlılık... Tevazu ile onur ve gururdan oluşmuş bir duruş çok mu vardı ve çok mu lazımdı ki... Minik umut mumları yakmış bir memleket, ilkelere, fikirlere, onura, vicdana sadece geçici biçimde teyellenenler marifetiyle hemen yağma, kırma, kırılma safhasına geçivermiş... Dikişler, alışmadık bedende, bir bir, yine atmaya başlamıştı. Ve böyle bir durumda, fikrin ve yazının da dikişleri atmaz mıydı... Atmaz... Mıydı!
|