Köşk'ün Babacan vetosu...
Türkiye adına Avrupa Birliği ile müzakereleri yürütecek başmüzakereci konusunda beklenen oldu ve Ali Babacan dün bu göreve getirildi. Babacan'ın atanmasıyla, geçmişte yaşanan bazı gelişmeler de gün yüzüne çıktı. Kamuoyu bugüne kadar Babacan'ın başmüzakereci olarak atanmasına Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün ısrarına rağmen, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sıcak bakmadığını biliyordu. Oysa, dün AKP içinden yayılan haberler, Babacan konusunda "olumlu muhalefet" sergileyen bir ismin daha bulunduğunu gösteriyordu. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer...Aktarıldığına göre, Sezer de Babacan'ın başmüzakereci olmasına başlangıçta sıcak bakmamış. Nedeni de Erdoğan'ın dile getirdiği gibi; "Bir tarafı düzeltirken, diğer tarafı bozmayalım" düşüncesi...
Sezer'in görüşü AKP'nin etkin ismi, bu konuyu dün biraz detaylandırdı. Anlattığına göre.. Erkan Mumcu'nun istifası ile boşalan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na yapılacak atama ile ilgili görüşmede Erdoğan Sezer'e başmüzakereci konusunu da açmış. Hatta, Babacan'ın başmüzakereci olmasını isteyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, Sezer-Erdoğan görüşmesi devam ederken arka kapıdan Çankaya Köşkü'ne çıkmasının gerisinde yatan nedenlerden biri de bu olmuş. Babacan'ın ekonominin patronluğunu iyi yaptığı ve devam etmesi gerektiği görüşünde birleşilince bu kez Gül şu üç ismi önermiş: Devlet Bakanı Beşir Atalay, AKP Genel Başkan yardımcıları Şaban Dişli ve Murat Mercan...
Koç'un öngörüsü Diplomatlar ve iş çevrelerinin Babacan ısrarı ise sürmüş... Nitekim, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un üç ay önce kamuoyuna yaptığı şu açıklama da bunun teyidi niteliğinde: "Başmüzakerecinin dışarıda saygınlığı olan, uluslararası kimliği olan, iyi müzakere yapan biri olması lazım. Devlet Bakanı Ali Babacan bu görevi yerine getirir. Ekonomiyle beraber o işi de götürebilir..." Sonuçta Erdoğan, dün Babacan'ı başmüzakereci olarak açıklarken, Devlet Bakanlığı görevini sürdüreceğini de söyledi. Anlaşılıyor ki Sezer'i de bu konuda ikna etti... Babacan, Hazine'den sorumlu Devlet Bakanlığı göreviyle birlikte başmüzakereci şapkasını da yürütebilir mi? Konuyla ilgili diplomatik çevrelerin bu konudaki görüşü şöyle: "Başmüzakereci olarak Babacan'ın sadece AB'ye odaklanması lazım. AB konusu, Hazine kağıtlarının ihalesi, IMF heyetleriyle görüşme arasına sıkıştırılamaz..."
Revizyon beklentisi AKP'de de kabul gören görüş; Babacan'ın başmüzakereci olarak atanması kabinede yapılacak revizyonun da ilk işareti. Sadece revizyonun değil, bakanlıkların yeniden oluşumunun da göstergesi. Çünkü, ekonominin tek çatı altında toplanması görüşü AKP yönetiminde öteden beri hakim... Bunun için de Hazine Müsteşarlığı'nın, Maliye Bakanlığı çatısı altına alınması gerektiği kayda geçiriliyordu. Şimdi beklenen, Erdoğan'ın da dün açıkladığı gibi Babacan'ın Devlet Bakanı olarak görevine devam etmesi. Ancak, Babacan'ın Devlet Bakanlığı'nın sınırlarının, AB ile müzakere başlıkları da göz önüne alınarak, ekonominin bütününün koordinasyonunu kapsaması... Özetle, AB ile 3 Ekim'de müzakereler başlamadan önce, kabinede revizyon ve ekonominin tek çatı altında toplanmasına dönük beklenti yüksek. AB müzakere heyetinin nasıl oluşacağına gelince..Heyetin kısa sürede yapılanması öngörülmüyor. Bunun için öncelikle AB Genel Sekreterliği Kanunu'nda düzenlemeye gidilmesi ve yeni bir kanun çıkarılması gerekiyor. Bu kanuni düzenlemede, ABGS ve DPT'nin ortak yapılanmasında kurulacak sekreteryanın oluşması sağlanacak. Tabii bütün bu süreçte, Fransa'da Anayasa referandumunun nasıl sonuçlanacağını ve Avrupa nehrinin ne yönde akacağını da görmek gerekiyor.
|