|
|
|
|
Trafikte imtiyaza açıklama
Yargıtay Genel Sekreteri Uğur İbrahimhakkıoğlu, hiçbir hakim ve savcının, trafik suçunda diğer vatandaşlardan farklı bir şekilde korunması veya suçunun cezasız geçiştirilmesinin söz konusu olmadığını ifade etti.
İbrahimhakkıoğlu, ''Hakim ve savcılar yargılama yaptıkları ve kolluk güçlerinin adli amiri oldukları için haklarındaki her türlü soruşturmanın bu güçlerce değil, daha üst yargı mercilerince yapılması gerekir'' dedi.
Yargıtay Genel Sekreteri Uğur İbrahimhakkıoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, Mart ve Nisan aylarında, bazı gazetelerde, 25.02.2005 tarihli genelgeye ''yanlış anlam verilerek ve hatalı yorumlanarak'' ''Trafik suçu işleyen hakim ve savcılara işlem yapılmayacağı haberi verildiğini'', bu habere karşı net bir açıklama gönderilmesine rağmen,konunun yargıyı ve Yargıtay'ı yıpratıcı bir boyutla tekrar gündeme taşındığı kaydetti.
Bir hukuk devletinde, kanunların bazı kişilere uygulanmayacağı ya da suçta imtiyaz tanınacağı düşüncesinin kabul edilmesi imkansız ve mantık dışı olduğunu belirten İbrahimhakkıoğlu, şöyle dedi: ''Yargıtay 7. Ceza Dairesi'nin 2001/6003 esas 2001/10461 karar sayılı içtihadına dayanılarak çıkarılmış olan genelge, trafik suçu tutanağının nasıl düzenleneceği ve yetkisiz mercilere değil hangi yetkili mercie gönderilmesi gerektiğini anlatmaktadır.
Bilindiği üzere, yargı erkinin doğal yapısı gereği hakimler suç işlediğinde bir üst durumdaki hakimlerce yargılanır ve yargılanmalarında yargı bağımsızlığının korunmasına özen gösterilir. Bu kural, hakime imtiyaz sağlamak için değil, yargı teminatı için ve kanunların çekinmeden eşit ve adil şekilde uygulanmasını temin etmek için konulmuştur. Dünyanın her yerinde suç işleyen hakimler, özel bir prosedüre tabidirler. Bizde de hakim ve savcılar için kişisel suçlarda ilk merci Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Yargıtay üyeleri için de Yargıtay Birinci Başkanlık Kuruludur. Hiçbir hakim ve savcının, trafik suçunda diğer vatandaşlardan farklı bir şekilde korunması veya suçunun cezasız geçiştirilmesi söz konusu değildir ve düşünülemez.
Hakim ve savcılar yargılama yaptıkları ve kolluk güçlerinin adli amiri oldukları için haklarındaki her türlü soruşturmanın bu güçlerce değil, daha üst yargı mercilerince yapılması gerekir. Aksi takdirde çeşitli olumlu ve olumsuz düşüncelerle yargıçlar suçsuz yere taciz edilebilir, ya da suçları söz konusu olmasına rağmen örtbas edilebilir.
Her iki ihtimal de Anayasa'da yazılı yargıç teminatını zedeler ve yargıyı idarenin etkisi altına sokar. Sadece trafik suçlarını bu genel ve evrensel kuraldan istisna kılmak da sorunu çözmez ve daha büyük sorunlar yaratır. Örneğin trafik kazası yapan iki hakimden ölüme veya yaralanmaya sebebiyet olanı özel prosedüre tabi tutulurken, bunlara sebep olmayanı trafik polisinin soruşturma yetkisine girmesi gibi garip bir çelişki ortaya çıkar. Belirtilen bu özel merciler, trafik suçu işleyen ilgili hakim ve savcı ya da yüksek mahkeme üyesi hakkında, aynı kanundaki aynı cezayı, aynen trafik mahkemelerinin ve trafik polislerinin kişilere uyguladığı şekilde uygular. Üstelik bu usulde hakim veya savcı, diğer vatandaşlardan farklı ve daha ağır olarak, ayrıca disiplin soruşturmasına ve disiplin cezasına da muhatapolabilir. Durumu tespit eden trafik polisinin saptamaları, bu mercilerde delil olarak değerlendirilir.''
"EŞİTLİK KORUNMAKTADIR"
Bazı yazılarda da uygulamanın Anayasa'nın eşitlik kuralına aykırı olduğunun öne sürüldüğünü belirten İbrahimhakkıoğlu, bu düşüncenin, ''eşitlik kuralı''nın hiç anlaşılmadığını gösterdiğini ifade eden İbrahimhakkıoğlu, ''Eşitlik, aynı koşullarda aynı kuralların uygulanması demektir. Aynı trafik suçu işleyen bir hakime, başkasına verilen cezanın kuruşu kuruşuna aynısı verileceği için burada eşitlik kuralı korunmaktadır'' dedi. İbrahimhakkıoğlu, şunları ifade etti:
''Özel merci, ilgilinin Anayasal yetkisinin özelliğinden doğmakta,bu da her hakime eşit olarak uygulanmaktadır. Türk ve dünya kanunlarında, ilgilinin ifa ettiği görevin özelliğinden doğan buna benzer yüzlerce özel prosedür vardır. Bunlar hukukun yıllarca her yerde uygulana uygulana saptadığı kurallardır ve hiçbiri için Anayasa'nın eşitlik kuralının ihlal edildiği ne doktrinde ne tatbikatta öne sürülmemektedir. Nitekim bazı köşe yazarlarımız 22-23 Mayıs'taki yazılarında bu kuralın neden konulduğunu örnekleriyle çok güzel bir şekilde göstermiş ve aksi takdirde yargı teminatının nasıl parçalanabileceğini anlatmışlardır.''
|
|
|
|
|
|
|
|
|