|
|
|
|
X Large'lar ve kardeşleri...
Kardeş sahibi olmak çok eğlenceli ve önemli bir şeydir. Öncelikle kıyafet kavgası yapmak için çok gereklidirler. Uzun yolculuklarda arka koltukta yayılarak hayatı size zehir ederler. Çok gerekirse bu uzun yolculuk boyunca, 12 saat hiç susmadan şarkı söyleme rekorunu kırmanıza yardım ederler. Okuldan kaçacağınızı öğrendiklerinde size şantaj yapıp, bir önceki yıl mezuniyet hediyesi olarak verilen saatinizi rehin alır, sonra da camı çizilmiş halde size geri sunarlar. Bütün eşyalarınızı mıncıklayıp, siz kızınca da ağlayarak annenize koşup, "Ama o daha küçük, ablalığından utan" diyaloğu ile karşı karşıya kalmanızı sağlarlar. Eğer sizden küçüklerse her yaptığınızı taklit edip peşinizden ayrılmazlar. Üstelik çocuk muamelesi görmekten de hiç hoşlanmazlar. En önemli silahları ağlamaktır. Bazen öyle bir an gelir ki, onlardan nefret ettiğinizi düşünürsünüz. Ama yıllar ilerleyip büyümeye başlayınca aslında ne kadar şanslı olduğunuzu anlarsınız. Ben 1978 yılından beri bir kız kardeşe sahibim. Adı Berşan. Birinci paragrafta saydığım herşeyi başarıyla yıllarca yaşattı bana. Aynı evde iki kardeş değil de, iki rakip gibiydik. O bir Akrep idi ben ise bir Kova. Ama annemlerin önünde çok iyi anlaşan iki kardeş gibi davranabiliyorduk. Berşan'ın beni tam olarak sevip sevmediği konusunda endişelerim vardı. Ama 10 yaşında apandisit ameliyatı olduğumda yazdıkları içimi sızlattı. Henüz 7 yaşındaydı ve şunları yazmıştı: "Abla sen ameliyatta iken ben ne çok ağladım biliyor musun?" Bu cümle onunla gerçek ilişmizin başlangıcı idi. Gerçi biz eve geldikten sonra "Telefonu sen açtın, hayır ben açıcam" kavgasında ameliyat yerime bir yumruk attı ama olsun, o beni hep kendi yöntemleri ile sevdi. Birkaç yıl sonra ikinci bir ameliyat olup, ardından kilo almaya başladığımda ise ilişkimiz biraz sofistike hale geldi. Ben yeni vücuduma alışmaya çalışıyordum, Berşan ise beni yazlıktaki çocuk çetesine karşı korumaya çalışıyordu. Çocuklar kilomla ilgili bana laf attığında deliriyordu. Hatta bir çocuğun kafasına sandaletini patlatıp, sonra da onu kovalamıştı. Bense duygusal çalkantılarımla meşguldüm. Ve onun kadar hızlı koşamıyordum. Berocum'la anılarımız o kadar da dramatik olmadı tabii ki. O artık benim havuza giriş çıkış asistanımdı. Beraberce çok çalıştığımız bu ikili artistik gösteri şöyle gelişiyordu: Ben şortum ve tişörtümle havuzun merdivenine kadar geliyordum. Bu arada Berşan, hoşlandığım çocuğun ortalıkta olup olmadığına bakıyordu. Ben David Copperfield'i aratmayacak bir el çabukluğu ile kıyafetlerimden kurtulup kendimi havuza attığımda, Berşan eşyalarımı alıp şezlongumuzun yanına götürürdü. Ama asıl heyecanı ben havuzdan çıkacağım zaman yaşardık: Berşan, iki kişilik yatak örtüsü büyüklüğünde bir havlu ile havuz merdivenlerinin başında beklerdi. Ben yavaşça, etrafı kolaçan ederek çıkarken, elindeki havluyu üzerime sarardı. Ardından 100 m. dünya rekoru kırabilecek bir hızla şezlonga koşardık. Bu kamuflajın, normal bir şekilde havuza girip çıkmaktan daha dikkat çekici olduğunu anladığımızda artık ikimiz de birer yetişkindik. Berşan asla X Large bir ablası olmasından utanmadı. Ben de asla onun aşırı zayıf olmasından! Not: Sevgili günlük bu kadar zayıf bir kardeşim olması acaba bana kaderimin şık bir çalımı mı?
RAHŞAN GÜLŞAN
|
|
|
|
|
|
|
|
|