Delege lideri getirirken götürür
Salona geldiğinde, göz altlarına oturmuş yorgunluğa rağmen, sağlıklı gözüküyordu... Konuşmasına başlayalı 20 dakika olmuştu ki DYP lideri Mehmet Ağar'ın önce yüzünün rengi değişti, derin nefes almaya başladı, kravatını çıkardı. Genel Başkanı'nın sağlık sorunu yaşadığını fark eden Iğdır Milletvekili Tıp Profesörü Dr. Dursun Akdemir kürsüye fırladı. Konuşmak için ısrar eden Ağar'ı, Divan Başkanlığı'nın arkasından dışarı çıkmaya ikna etti. Ağar'ın çıktığı antre basına ayrılan bölümün hemen arkasıydı. Birkaç merdivenle dışarı çıktığımda karşımda duran Ağar'ın görüntüsü hiç iyi değildi. Yüzü kireç renginde ve ter içindeydi...Nefes almakta zorlanıyordu... Korumaları "Doktor, doktor nerede" diye aranırken, Genel Başkan Yardımcısı Salim Ensarioğlu yüzüne kolonya sürüyor, Ağar ise bir duvara yaslanıp kendine gelmeye çalışıyordu. Korumaların yaşadıkları sıkıntı ise görülmeye değerdi. Nefes almak için boşluk arayan Ağar'ın etrafı, partililer tarafından çevrelenmişti. Üstelik hepsi Tıpta Uzmanlık Sınavını geçmiş edayla konuşuyordu; "Sarımsak yesin, yok yok yarım soğan en iyisi, köfteciden alıp gelelim hemen koklatalım, tuzlu ayran daha iyi gelir, ayran içirelim..." Hepsi, "Açılın arkadaşlar, Genel Başkanım nefes alsın" diyerek diğerini itekliyor, ancak kendi dahi olduğu yerden adım atmıyor, arkadan yenileri geliyordu.
Kargaşa Filistin'de Yaser Arafat'ın cenazesindeki görüntülerin benzeri yaşanıyordu. Ağar bir ara ayakta durmakta zorlandı, yavaşça kulağıma eğilip seslendi: "Muharrem kardeşim rica etsem bir sandalye bulur musun?..." Yüz metre ilerdeki sandalye ve bir kat aşağıdaki doktor, kalabalığın arasından Ağar'ın yanına dakikalar sonra ulaşabildi. Tansiyonu ilk ölçüldüğünde 8-14, birkaç dakika sonra ise 8-12 çıktı... Ağar, "Tansiyon normal, bir şeyim yok" diyerek salona dönmek istediğinde, eşi Emel Ağar ve Prof. Akdemir'in engeliyle karşılaştı. VIP salonuna inilirken ne Ağar'ın kalabalıktan yürümesine, ne de doktorların ani bir gelişmede müdahasine olanak yoktu.
Ani tuz kaybı Hatta, trajikomik gelişmeler yaşanıyordu. Bir partili sigarasından derin nefes çekip Ağar'ın yanına yanaşıp, "Genel Başkanım iyisin bak, bir şeyin yok" derken, kulağına eğilip GİK listesi pazarlığı yapmaya kalkıyordu. Sakin üslubuyla tanınan Genel Muhasip Bahattin Şeker de bu anda patladı: "Çekil kardeşim şuradan, at şu sigarayı elinden..." Güçlükle bir kat aşağı indirilen Ağar'ın yeniden ölçülen tansiyonun iç açıcı değildi; 58'e düşmüştü. Verilen ilaçlarla tansiyonu kısa sürede normale dönerken, Prof. Akdemir Ağar'a rahatsızlığın nedenini şöyle açıklıyordu: "Yorgunluk ve çok terlemeniz, fazla tuz kaybı yaratmış ve metabolizmanızı bozmuş. Bu da tansiyonunuzu düşürmüş..." Nitekim, ikinci kez kürsüye çıktığında Ağar daha dinamikti. Bir saat içindeki yaşanan gelişmelerde, sakin tavrı ile alkışlamaya değer tek kişi vardı; Emel Ağar...
Değişim beklentisi Kongre salonuna gelince; Batılı bir anlayışla dizayn edilmişti. Hostesler koltukların üzerine tek tek isimleri yazılmış delegelere ve davetlilere eşlik ediyor, yabancı konuklar için simültane çeviri kulaklığı dağıtıyordu. Taşralı tabana dayanan DYP'de, bu görüntü uzun sürmedi. Partililer, kısa sürede yabancı misyon şeflerini dahi koltuklarından uzaklaştırıp yerlerine oturmayı başardı. Salonda, en çok alkışı Tansu Çiller'in mesajı aldı. Buna rağmen, delegelere "Ağar ve Çiller yarışsaydı hangisini tercih ederdiniz?" sorusunu yönelttiğimizde aldığımız yanıt alkışın tersiydi. DYP'nin hep mütedeyyin ve vatanperver yapıya sahip tabanına Ağar daha muhafazakar ve milliyetçi söylemle seslenmeyi tercih etti. Kongreye delege olarak gelen, eski TOBB Başkanı Fuat Miras'ın da vurguladığı gibi partili gençleşmek için değişim bekliyordu. Kahkaha atmasına neden olsa da Esat Kıratlıoğlu'na yöneltilen şu soru beklentiyi özetliyordu: "Sizler olduğunuz için çocuklarınız parti yönetimine giremedi, bundan sonra torunlarınız girebilir mi?.."
|