|
|
DYP'de 'duygusal' kongre
Mehmet Ağar, coşkulu, heyecanlı ve tempolu bir konuşma yapıyordu. Konuşmasının 35'inci dakikasında durdu... Durgunluk uzun sürünce herkes şaşırdı. Bu sessizlik normal değildi. Konuşmasına devam etmeye çalıştı. Yüzü bembeyazdı. O devam etmeye çalıştıkça salonda kaygı yükseldi. "Kaygılanma Türkiye, Senin Doğru Yol'un Var"ın lideri, salonda ciddi bir kaygı yaratmıştı. Çevrede gözleri dolan insanlar vardı. Tansiyonu düşen Ağar, müsade istedi ve konuşmasına ara verdi. Ankara Atatürk Spor Salonu'nda 'duygusallık' had safhaya ulaşmıştı. Aslında bu talihsiz an yaşanmasaydı da, salona başından beri hakim olan bir duygusallık vardı. Çünkü bu kongre Mehmet Ağar ve DYP için siyaseten bir var olup olmama kongresiydi. Kongre öncesi DYP'lilerin kamp kurduğu otel lobilerini gezerken Ağar'ın işinin zor olduğunu gördük. Daha önce de aktarmıştım. DYP içinde kalın çizgilerle olmasa da 'değişimci-statükocu' denilebilecek iki kesimin varlığı dikkat çekiciydi. Statükoyu temsil eden eski kuşak ciddi anlamda öfkeliydi. Fuat Miras, Orhan Keçeli ve Ertan Uygun'un da aralarında bulunduğu grupta ciddi bir tartışma vardı. Keçeli, söz Mehmet Ali Bayar'ın ayrılığına gelince öfkelendi ve şöyle konuştu: "Biz bu misyonu en zor zamanlarda ayakta tuttuk. Dişimizle tırnağımızla çalışarak bugünlere getirdik. Yok öyle dışarıdan gelip tepeye oturmak." Kısaca kulislerde öfke ve hüzün karışımı duygusal bir hava vardı. Sabah kongre salonuna geldiğimizde bambaşka bir manzara ile karşılaştık. Ciddi bir kalabalık vardı. Gerginlik yerini coşkuya bırakmıştı. Ve daha önemlisi ilk kez bir parti kongresinde her şey ayrıntılı bir biçimde düşünülmüştü. Genç görevlileri sizi karşılıyor, oturacağınız yere kadar götürüyordu. Salon tıklım tıklım olmasına rağmen sorun yaşamadan ismimize ayrılan yere oturduk. İlginç bir durumdu bu. 'Köylü' Partisi DYP, çağa yakışan bir kongreye imza atmıştı. Kongre salonunda ilk dalgalanma eski genel başkan Tansu Çiller'in mesajı okununca yaşandı. Bir divan üyesinin Çiller'in mesajını kısaltarak okuyacağını söylemesi büyük bir tepkiyle karşılandı. DYP'liler sadece Menderes'e, Demirel'e değil, Çiller'e de sahip çıkıyordu. Bu 'vefa' salondaki 'duygusal' havayı daha da artırmıştı. Kongre salonunda böylesine 'duygusal' bir atmosferin yaratılmasının bir çok nedeni vardı. Bunun başında da partiyi son dakikada terk edenler geliyordu. Ama 'köylü partisi' imajı, 'derin devlet' suçlamaları da bir anlamda DYP'yi 'öteki'leştirerek 'mağdur' durumuna getirmişti. Ağar, işte tam bu ortamda kongre salonuna geldi. Konuşması da salondaki hava kadar duygusal ve coşkuluydu. Mehmet Ağar'ın bu konuşması 'derin devlet' imajından 'mülkiye' kökenli siyasetçiye dönüşün ilk sinyali olarak yorumlandı. Ağar, çok net olmasa da ilginç şeyler söyledi. İşte Ağar'ın kongre yorumu: "Türkiye'nin en büyük demokratik halk isyanı, demokratik başkaldırış..." Mehmet Ağar AK Parti'yi statükonun bir parçası olarak niteledi ve şöyle konuştu: "Milletin hukukunu koruma geleneği, statükonun bu son hamlesi AK Parti'yi de boşa çıkaracaktır. Bugün iş isteyen genci azarlayanlar, köylüye 'Millet sizin için mi çalışacak, gözünüzü toprak doyursun' diyenlerin hepsi gidecek." Ağar fenalaşmasından bir süre sonra yeniden salona döndü ve yoğun alkışlar arasında konuşmasını tamamladı. Göründüğü kadarıyla, bulunduğu noktayı 'merkez sağ' olarak tanımlayan genel başkan, DYP'ye siyaseten yeni bir açılım getiremedi. Ancak Ağar, kongrenin düzenlenişi, kalabalığın coşkusu ve muhalefet boşluğu nedeniyle DYP'yi 'şehir'lilerin de partisi yapmayı başaracak gibi...
|