Bir kez daha Etiyopya...
Bu senenin başında Etyopya'ya, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım'la birlikte hükümetin 2005'i 'Afrika Yılı' ilan etmesi sebebiyle gittim. Afrika'ya ilgi duyan ve bu coğrafyada iş yapmak isteyenlerin ellerini çabuk tutup yola koyulmaları gerektiğine de o günlerde yazılarımda dikkat çektim. Çünkü, siyah Afrika'ya açılmada seçilen nokta Etyopya'nın ve Afrika Birliği'nin başşehri Addis Ababa, bu kıtanın kendi ölçeğinde ticari merkezi durumunda. Siyasi ve stratejik açıdan önem arz eden diğer gerekçeleri bir kenara bırakırsak, bakir kaynaklarının tüm gelişmiş ülkeler tarafından değerlendirilmeye alındığını ve Türkiye'nin de eline çabuk tutması gerekiyor. Ve işin bu tarafı maalesef Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la yola çıkanlar tarafından görülemedi. Ancak, Türk girişimcileri meslektaşlarım kadar bölgeye kapalı gözle bakmıyor. Expotim Uluslararası Fuar Organizasyonları, 14-17 Nisan arasında Addis Ababa'da önemli bir fuara imza attı. ' Türk İhraç Ürünleri' ismiyle yapılan fuara 70 Türk firması katılmış. Expotim Yönetim Kurulu Üyesi Karahan Yazgan'ın ifadesine göre, ikincisi yapılan fuarda 90 milyon dolarlık bir ticaret söz konusu olmuş. Birincisinde 30 milyon dolarlık bir rakam telaffuz edilirken, ikinci fuarda ortaya çıkan tablonun, Etyopya'yı biraz daha yakın plana almamız gerektiğini işaret ettiği ortaya çıkmıyor mu? Kimseyi küçümsemeden ticaret ve ikili ilişkilere değer vererek yol alınması icap ediyor. Etyopya ile kurulacak ilişkilerin COMESA (Common Market East and South Africa) bölgesinde yaklaşık 400 milyon nüfuslu bir pazara hitap olduğunu da unutmamalı.. Özetle, Addis Ababa üzerinden ABD ve Avrupa'ya gümrüksüz ve kotasız ihracat yapma imkanının da olması, Afrika'nın kendi doğal kaynaklarını kullanma konusunda büyük bir siyasi irade ve istek göstermesi yeni iş imkanlarını da kapı aralıyor. İlgilenenler bir kez daha hatırlatmakta da fayda var.
Ülker'e yazık oluyor
Coca-Cola ve Pepsi'nin 'Ülker izinsiz tatlandırıcı üretiyor, bize izin verilmezken ona bir yaptırım uygulanmıyor' şikayetlerini Sanayi ve Ticaret Bakan Ali Coşkun ihbar olarak kabul ederek, konuyu incelemeye aldıklarını açıklamıştı. Bu inceleme ne derece sağlıklı gerçekleşir bilemem, ama Ülker markasının ciddi yara aldığını söyleyebilirim. Ayrıca Bakan Coşkun'un da kolay kolay cafcaflı mevzuların üzerine gitmediğini İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldırım'ın Formula'da rakipsiz yarıştığı dönemlerden bildiğimden, hem Ülker araştırmasının hem de pazartesi günü bu köşede enine boyuna incelediğim Derviş Günday, İstanbul Esnaflar Federasyonu ve GünBak Başkanı Suat Yalkın ve her ikisinin yardımcısı Erol Korkut hakkında nasıl bir çalışma yapılacağı da meçhulüm? Eski bir bakanımıza göre bu kişiler hemen açığa alınabilir. Coşkun ne düşünüyor, acaba? Ve Ülkerciler'e bir soru; Ülker markası taşıyan yoğurt, süt, peynir vs. gibi ürünlerinizde neden üretim tarihi yer almıyor?
|