| |
İncirlik Şifresi...
Avrupa Birliği Komisyonu, AB ile Türkiye arasındaki en üst düzey kurum olan "Ortaklık Konseyi" toplantısına ilişkin tutum belgesinin içeriğini belirlemiş... Kıbrıs, reformlar, Türk Ceza Kanunu, kültürel haklar, komşularla ilişkiler sıralandıktan sonra "Ordunun rolü" konusuna da değiniliyormuş. Gazeteler, "asker-sivil ilişkilerinin birlikteki örnekleri seviyesine çekilmesi gerektiğini belirten AB, ordunun halen gayri resmi kanallarla etkili olmaya devam ettiğini belirtiyor", diyerek verdiler bu haberi. Askersivil ilişkisinin AB'deki örnekler seviyesine çekilmesi ne demek? Askerin siyasetten uzaklaşması, hükümete ortak olmaması demek... Bir ülkede asker hiçbir endişe duymadan siyasete müdahale ediyorsa, orası hiç kuşkusuz henüz "Üçüncü Dünya" olmaktan kurtulamamış demektir. Bizde de ordu kendini çok modern, batılı olarak tanımlıyor ama AB standartlarına uymakta, önceki gün gördüğümüz gibi fevkalade zorlanıyor. Ya da AB standartlarında bir davranış biçimi, mevcut pozisyona alışmış olanları rahatsız ediyor.
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün hükümet programını anımsatan kırk küsur sayfalık açıklamalarının yer aldığı önceki günkü gazetelerde bir de Adana'daki İncirlik Amerikan Üssü'yle ilgili haberler vardı. Askerlerin yeniden ortaya çıkıp siyasete rahatlıkla müdahale etmesinin ardında, dış gelişmelerin rolü var mı? Var ise ne kadar? İncirlik Üssü ile ilgili olarak Ankara ile ABD arasındaki gelişmeler, sadece önceki günkü değil, dünkü gazetelerin de haberleri içinde yer almaya devam etti. Örneğin dün bir gazete, ABD Büyükelçiliği'nin İnternet sayfasında yer alan yeni anlaşmanın içeriğini yayınlarken, bir diğeri de, bu konunun dün başbakanla genelkurmay başkanı arasındaki randevunun konusu olduğunu belirtiyordu. Ancak, ne olup bittiğini anlamak için satır aralarına dalmak gerekiyordu.
Perşembe günkü SABAH gazetesinde Türk ve Amerikan yetkililerinin farklı şeyler söylediği okunmaktaydı. Türk yetkililer ABD taleplerine "olumlu" yanıt verileceğini söylüyorlardı. Üst düzey bir "Amerikan yetkilisi" ise "blok kullanma" izni istediklerini hatırlatıyordu. O alıntı aynen şöyleydi: "Biz on ay önce talepte bulunurken blok kullanma izni istemiştik. Oysa Dışişleri Bakanı blok izin olmayacağını söylemiş. Bizim için önemli olan blok izindi." Dünkü SABAH'ta ise, Evren Mesci'nin "ABD'nin İncirlik dönüşü şaşırttı" başlıklı haberindeki bilgiler çok açıklayıcıydı. Amerika'nın on aylık bekleme süresinden, bu sınırlı iznin Ermeni Soykırım Tasarısı öncesinde gündeme gelmesinden rahatsız olduğu anlaşılmaktaydı... Hatta artık İncirlik'in yerine alternatif aramaya başladıkları da söz konusu ediliyordu... Bunların yanı sıra, haberdeki en hayati cümle şu idi: "Askeri makamlar uzun süre önce yeşil ışık yaktı ancak hükümet beklemeyi tercih etti."
Henüz milletvekili adayı olup olamayacağı belli bile olmayan günlerde Erdoğan'ın Beyaz Saray tarafından kabulünden, Genelkurmay Başkanı'nın askeri anlatımlarını dinleme noktasına gelindi. Ben, iç politikadaki gelişmeleri daha sağlıklı ve derinlemesine yorumlamak için muhakkak dış politikaya da dikkat edilmesi gerektiğine inanırım. Türkiye ne yazık ki kapsamlı bir Ortadoğu analizi yapamadı, hala da yapamıyor. ABD ile Türkiye hala "stratejik ittifak" içinde mi? Türkiye Ortadoğu'daki altüst oluş sonucunda nasıl bir tarihsel sonuç tahmin ediyor? Bu nihai tablodaki yerini nasıl tayin etme arzusunda? Bu hedefinde ABD ile ilişkisi ne olacak? Bunlar net olarak belli değil... Daha ziyade statükodan yana bir ısrar var... "Neler olup bitiyor" sorusuna bence anahtar kelime İncirlik'i kullanmadan cevap vermek zor gibi. Son gelişmeleri "İncirlik" şifresi ile okumak yararlı olur herhalde.
|