Ortadoğu'da yaz
Yaz Ortadoğu'da siyaseten hayli sıcak geçeceğe benziyor. Irak, İran, Suriye/Lübnan ve Filistin/İsrail cephelerinde hayli kritik gelişmeler yaşanacak. Bunun işaretlerinden biri, İsrail Başbakanı Şaron'un ABD'ye yaptığı ziyarette verildi. Her ne kadar Başkan'ın çiftliğinde samimi bir görüntü çizdilerse de tarafların temel meselelerde pek de anlaşamadıkları ortaya çıktı. Şaron'un Arafat'ın ölümünden sonra ABD'nin Filistin'e bakışının değişmiş olduğunu farketmediği anlaşılıyor. İsrail'in Filistinliler'in şiddetten vazgeçmelerini ciddi olarak zorlayan Mahmud Abbas'a politikalarıyla yardımcı olmaması, artık Washington'dan da tepki görüyor. ABD Dışişleri Bakanı'nın ısrarıyla Bush ile Şaron arasındaki görüşmede Gazze'de İsrailliler'e yönelik roket atışlarının gündeme gelmemesi bu bakımdan dikkat çekici. İsrail'in tek taraflı olarak Gazze'den çekilme kararı bu ülkeyi şiddetli bir iç savaş eşiğine getirme potansiyeli de taşıyor. Fanatik yerleşimcilerin ölüm tehditleri, dini liderlerin kendilerine yakın subaylara emirlere uymama çağrısında bulunması, Haremüşşerif'e saldırı teşebbüsleri bu bakımdan hayli çarpıcı. İronik tarafı, yerleşimcilerin bu denli güçlenmesinde, yerleşim bölgelerinin her yana yayılmasında Şaron'un belirleyici rolü olması.
Bush'un rahatsızlığı İsrail hükümetinin Mahmud Abbas'ın Filistin başkanı seçilmesinden sonraki tasarrufları ise Filistin'deki hassas dengeyi zorluyor. Tüm Filistinli grupları bir ateşkese uymaya ikna eden Mahmud Abbas, Şaron hükümetinden beklediği desteği alamıyor . Bir yandan ABD yönetiminin de giderek artan sıklıkta protesto ettiği yerleşim bölgeleri inşaatı sürüyor. Sayıları 100'ü aşan ileri karakol niteliğindeki yerleşimler yıkılmadığı gibi, hem yenileri eklenmiş, hem de bunların inşasında çeşitli bakanlıkların katkıları olmuş. Diğer yandan Filistin meselesinin çözümü açısından en kritik iki konudan, Kudüs'ün geleceği konusunda da Şaron hükümeti bir takım emrivakileri devreye sokuyor. Kudüs'ün doğusuyla Batı Şeria'nın fiziki bağlantısını kesecek şekilde yeni yerleşim üniteleri ve altyapı inşaatı planları bunlardan biri. Geçen sene Şaron'la karşılıklı yazışmasında büyük yerleşim birimlerinin nihai anlaşmada İsrail'de kalacağı sözü veren Bush bile bu gelişmelerden rahatsız . Anlaşıldığı kadarıyla bu rahatsızlığını Şaron'a açıkça yansıtmış. Gazze'den ve batı Şeria'nın kuzeyindeki dört yerleşim bölgesinden çekilmenin ardından İsrail'in bir siyasi diyalog içine girip girmeyeceği ve işgali bitirmeyi ciddiyetle düşünüp düşünmediği ise hâlâ meçhul.
Yeni bir intifada alarmı İsrail'in Gazze'den çekilmesinin tamamlanmasına az süre kala, temmuz ayında Filistin'de meclis seçimlerinin de yapılmış olması gerekiyor. Filistinliler'in genel beklentisi de Gazze çekilmesinin ardından İsrail ve Filistin arasında nihai barışın koşullarının tartışılacağı bir diplomatik safhaya geçilmesi. Eğer bu gerçekleşmez, yerleşim bölgesi inşaatı sürer, ekonomik koşullar da iyileşmesse o zaman intifadanın beşinci yıldönümü yeni bir şiddet sarmalının başlayacağı tarih de olabilir. Yazı sıcak kılacak gelişmelerden biri de İran'la ilgili. Şaron'un Bush'a İran'ın nükleer silah programıyla ilgili istihbaratı da sunduğu ve bir şeyler yapılmasını talep ettiği anlaşılıyor. Başkası bu duruma müdahale etmediği taktirde İsrail'in kendi imkânlarıyla İran'a yönelik bir operasyona girişmesi söz konusu. Ortadoğu'da barışın gerçekleşmesi ve Filistin meselesinin hakkaniyetle sonuçlanması ABD açısından giderek daha fazla önem kazanıyor . Bush yönetiminin bu gerekliliği gerçekten sonuç alıcı bir diplomatik baskıya dönüştürüp dönüştürmeyeceği ise henüz beli değil.
|