Barlas'ın maceraları...
Bir kez daha anladım ki necip Türk basınıyla geçinmek dünyada zor değil, imkânsız olan bir iki şeyden biri... Önceki gün ATEŞ HATTI için 5 yazar bir araya geldiğimizde bunu bir kez daha anladım... Demirbaşlardan biri bizim 1.92'lik boyuyla herkese fiziksel olarak tepeden bakan sevgili Mehmet Barlas... Sohbet başlamadan önce, bana yeni çıkardığı kitabını verdi... Adı, "Rüzgâr gibi geçti..." 1.92'lik boyuyla herkese tepeden bakıyor ya... Durumu eşitlemek için, kitabın kapağında, yazdığı sevgi cümlesinde beni tepeye yerleştirmiş... Şöyle diyor: "Reha'cığım sen bir starsın... Bizler de mehtap olmaya çalışıyoruz..." Benim star, kendisinin mehtap olduğunu söyleyecek tevazuda bulunan üstat 44 yıldır gazetecilik ve yazarlık yapıyor... Bendenizin 22 yaşında bir tıfıl olarak diplomatik muhabirlik yaptığı Milliyet gazetesinde, üstat Başyazarlık yapıyordu... İnsan büyüdükçe küçülmesini, yükseldikçe alçalmasını öğrenirmiş ya, bizim üstat da artık ermiş mertebesine ulaşmak üzere... Ermiş olabilmesi için tek, engel kaldı... Sigara...
Neyse... Hâlâ bilmeyenleriniz var mı bilmem, ama yine de söyleyeyim bu Mehmet Barlas müthiş bir entelektüeldir... Üstelik fil hafızası olduğundan, okuduğu hiçbir şeyi, hiçbir rakamı unutmaz... Keyifli bir adam olduğundan, çevresine hoşgörülü, uzlaşmacı, bir izlenim verir... Oysa tersine geldiniz mi, Alimallah, Cumhurbaşkanı olsanız, fark etmez... Yakar çıranızı... Cumartesi günü verdiği kitabı, pazar sabahı keyifle, tam iki saat yürüme bandının üzerinde okudum ve bitirdim... "Rüzgâr Gibi Geçti..." o kadar akıcı ve keyifli yazılmış ki, yürüyüş bandında 9 kilometre yaparken, hem Barlas'a inat, bol oksijen alarak sigarayla zehirlenmiş ciğerlerimi temizledim, hem de onun gazetecilik yıllarındaki yaşadıklarından derlenmiş öykülerle müthiş keyiflendim... İşte, Mehmet Barlas'tan gençlik öykülerinden biri: "Cumhurbaşkanı Korutürk bana hoş geldiniz" dedi ve övgülü sözler söyledi... Ben biraz sinirli cevap verdim... "Sayın cumhurbaşkanım ben size veda etmeye geldim... TRT'den istifa ettim bugün" dedim... "Neden diye sorunca da, İsmail Cem'i TRT Genel Müdürlüğü'nden alan kararnameyi niye imzaladınız" dedim... Cumhurbaşkanı, "Devlet düzeni böyledir... Keşke siz istifa etmeseniz" deyince daha da sinirlendim... Sayın Cumhurbaşkanım... Aslında ben İsmail Cem'in kararnamesini durdurmanız için bir yol bulabilirdim... Örneğin onun, kısa pantolonlu, havuzda kağıt kayık yüzdürürken çekilmiş bir fotoğrafını bulurdum... Siz de o resme bakıp İsmail Cem'in denizci olduğunu düşünüp onu görevden almazdınız... (Korutürk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapmış ve sonra Cumhurbaşkanı olmuştu) Cumhurbaşkanı'nın başdanışmanı Barlas'ı uyarıyor: "Sayın Barlas siz bir cumhurbaşkanı ile hangi üslupta konuşulacağını hiç hesap etmez misiniz?.." "Artık üslup önemli değil ki" diye cevap veriyor Barlas, "Ben zaten devlet görevlisi değilim... Hepinize iyi günler dedim ve Köşk'ten ayrıldım... " Hoşgörülü ve uzlaşmacı Barlas'ın maceraları "Rüzgâr Gibi Geçti" kitabında... Valla bu başbakanın durumu zor... Hoşgörülü olanın hali böyle... Nazlı Ilıcak'a ben Demir Leydi diyorum... İngilizler'in Thatcher'ı Nazlı Hanım'ın yanında soft kalır... Emre'nin sıfatı huysuz, Nebil'inki solcu... Huysuz, solcu, Demir Leydi ve hoşgörülü ... Cins cins maşallah seç seç al...
|