| |
|
|
Yerel işçi, küresel işçi
Arada sırada küresel ekonomiye entegre olanlarla olamayanlardan söz ediyoruz ya... Bu konuya ilişkin güzel bir örneği pazar günü Milliyet'te okudum: Otomotiv devi Toyota'nın Avrupa bölümü başkanı Şuhei Toyoda, 2003 yılında Türkiye'ye gelmiş. Niye? İş görüşmeleri için mi? Hayır. Çünkü... Adapazarı'ndaki fabrikada bir kaza olmuş. Bir işçi yüksekçe bir yerden düşüp yaralanmış. "Bundan ona ne..." mi diyorsunuz? Bir Türk olarak bu tepkiyi vermeniz gayet normal. Halbuki Japon yönetici için durum farklı. Toyota işlikleri 'sıfır kaza'ya göre düzenlenmiş mekânlar. O zaman adam soruyor: " Nerede hata yaptık? Nasıl olur da bir işçimiz yaralanır? Acaba neden basit bir dalgınlık mı, yoksa yapısal bir sorun mu var? " Velhasıl Şuhei Toyoda, ülkemize geliyor, fabrikayı geziyor, işçinin düştüğü yere dahi çıkıyor. İncelemelerden sonra olayın dalgınlık sonucu meydana geldiği anlaşılıyor. Toyoda bey bu arada işçiyi ziyaret ediyor ve yöneticilere, "Arkadaşımıza, bu yatakta ben yatıyormuşum gibi ihtimam göstereceksiniz" emrini verip gidiyor. Şimdi bir bu işçiyi düşünün... Bir de herhangi bir güvencesi olmadan çalışan işçiyi... Biri küresel, diğeri yerel. Bunlar arasında bir uçurum yok mu? Bir diğerini gıptayla izlemiyor mu? Bir soru daha: Sizce hangi işçi, mesela Avrupa Birliği ve küreselleşme karşıtı milliyetçi nutuklara daha fazla kulak verir? Not: Kendimi kandırdığımı sanmayın. Bazı Batılı şirketlerin özellikle Uzakdoğu'da işçi hakları ve işyeri şartları açısından ne haltlar karıştırdığını gayet iyi biliyorum.
|