|
|
Küresel devlet terörüne doğru
Türkiye 'hukuk devleti' olmak adına polisin işini zorlaştırma bahasına özgürlükleri geliştirme çabalarını sürdürürken ilham aldığı Batı terse gidiyor. ABD şahinliğinin işkenceyi meşru sayması bir kenara, İngiltere'nin bile güvenlik kaygısını bireysel özgürlüklerin önüne geçirmesi, dünyanın 11 Eylül sonrası tahmin edilenden daha ürkütücü bir sürece girdiğini belgeliyor. Bilindiği gibi İngiltere, sert muhalefete rağmen 'hakkında delil olmayan zanlıyı ev hapsine almak' gibi, önü çok açık uygulamalara imkan tanıyan yasayı kabul etmişti. Bunlara Avrupa'nın başka ülkelerinde yükselmeye devam eden aşırı sağ eğilimleri ve Haçlılığı hortlatan şahin dinci yönelimleri eklersek manzaranın koyuluğunu algılamamak imkansız hale gelir. Öyle görünüyor ki Batı'yı derinden etkileyen yeni tür Nazi sapkınlığı adım adım Hitler döneminin taşkınlığına doğru ilerliyor. Son olarak ABD baş şahinlerinden Savunma Bakanı Rumsfeld'in Irak yüzünden bir kere daha yüksek sesle Türkiye'yi suçlaması bunun kanıtı. - Amerikan askerleri Irak'a kuzeyden, Türkiye üzerinden girebilmiş olsaydı, savaş sonrası isyanın boyutları bu kadar yüksek olmayacaktı. Baş şahinin bu iddiası ilk bakışta Irak çıkmazına mazeret gösterme ihtiyacından kaynaklanmış gibi sanılabilir. Biraz daha ileri giderseniz, ABD şahinliğinin Türkiye ile dalaşmak için bahane aradığını ve iki ülke ilişkilerini daha da bozmaya uğraştığını bile söyleyebilirsiniz. Ne var ki bu söylemin ayrıntıları çok daha vahim kaygılar üretiyor. - Bugün, yani savaştan iki yıl sonra isyancıların düzeyine bakılırsa, dördüncü piyade tümenini Türkiye yoluyla sokabilseydik Saddam Hüseyin'in Baas rejiminden daha çok kişiyi yakalayacak veya öldürecektik. Bu demektir ki, Batı şahinliği, şimdiye kadar havariliğini yaptığı ' insan hakları' hususunda herhangi bir ilkel diktatörlük kadar gerilemiş görünüyor. Aslında Rumsfeld'in sözleri kesin bir itiraf niteliği taşıyor. Açığa vurulan gerçek, 'devlet terörü'nün meşru bir yöntem olarak benimsendiğidir. Bölücü şiddet karşısında ülkemizin güvenlik güçlerince yürütülen mücadeleyi neredeyse tümüyle insan hakları ihlali olarak yorumlayan Batılı çevrelerin iyi anlaması gereken bir itirafla karşı karşıyayız. Belli ki ABD şahinliği, kendince 'terörist' olarak belirlediği kişileri sorgusuz-sualsiz öldürme hakkına sahip bulunduğunu düşünüyor. Böylece yalnız köktendinciler veya kökten ABD karşıtları değil, İslam inancına mensup herkesin canı küresel şahinliğe helal kılınmış oluyor. Şimdilik bu aşamadayız. Fethedilmiş medya kurumlarının beyin yıkamaları sayesinde yarın kendi kendimizi bile 'öldürülmesi doğal' birer insanlık suçlusu gibi algılamaya başlayabilir, en azından doğal birer kurbanlık adayı gibi baştan teslim bayrağını çekmeye hazır hale getirilebiliriz. Bu şahin cehennemi söndürebilmek için Allah'tan mazlum toplumlara ve özellikle ülkemize, canavarın vahşet teknolojisini dengeleyebilecek bir deha yağmuru ve buluş patlaması diliyorum.
|