"Aslan'ın ölümü"
AKP hükümeti hem iç politikada ve ekonomide hem de dış politikada yapmak zorunda kaldığı tercihlerin zorluğu karşısında kilitlendi. Bu kilitlenmenin yarattığı eleştirilerin ve giderek artmaya başlayan maliyetin en azından Başbakan Erdoğan'ı zaptı zor bir sinirliliğe ittiği de görülüyor. Kilitlenme ve çaresizliğin getirdiği gerginlik de Türkiye'yi içine kapıyor. Biraz da bu içe kapanma nedeniyle Çeçenistan Cumhurbaşkanı Aslan Mashadov'un ölümü hak ettiği ilgiyi pek görmedi. Halbuki Mashadov kendisini öldürenlere büyük mükafat vereceğini söyleyen Putin'e buluşma çağrısı yapmış, Çeçenistan'daki vahşeti bitirme yönünde önemli bir adım atmştı. Stratejik hareket alanı gittikçe daralan Rusya'nın bu hamlesiyle Kuzey Kafkaslar'daki kırılganlığın daha da artması bekleniyor.
Rusya'ya fırsat Bağımsızlık mücadelesine ilk başladıkları zamanların aksine Çeçenler'in dünya kamuoyu indindeki sempatilerini büyük ölçüde yitirdikleri malum. Bunun önemli nedenlerinden biri de gittikleri her yeri bir şiddet deryasına çeviren ulusötesi Arap Cihadcılar'ın Çeçenistan'daki azalmasına rağmen süren varlığı. Bu grupların eylemleri ve bazı Çeçen gruplarla kurdukları ittifak dinsel gelenekleri çok farklı olan Çeçenler'in de içlerinde bölünmeleri, ulusal davanın giderek sertleşen dinci bir yörüngeye kayması sonucunu verdi. Özellikle Ruslar'ın 1999'da başlattığı ve tasavvuru zor bir şiddet uyguladığı ikinci savaş bu süreci hızlandırdı. 1996'daki barış anlaşmasına ve 1997'de Mashadov'un başkan seçildiği seçimlere rağmen sular durulmadı. 1997-1999 arasında Cihadcılar'ın ve bazı Çeçen grupların Ruslar'a karşı sürdürdüğü terör eylemleri, Şamil Başayev'in Dağıstan'a saldırması, ardından failleri halen bilinmeyen Moskova'daki patlamalar Rusya'ya aradığı fırsatı verdi. Putin'in Başkan seçilebilmek için başlattığı bu savaşla, Çeçenler çok ağır insani bir bedel ödedi. Yüz bine yakın kayıp verilirken, her altı Çeçen'den biri ailesinin bir ferdini kaybetti. Başkent Grozni yaşanmaz hale geldi. Çeçenler'in radikal kesimleri ise giderek kendilerini dünyadan koparan bir terör sarmalına girdi. Beslan'daki son okul saldırısında Çeçenler'e, İnguşlar ve diğer Kafkas gruplarından da katılanlar oldu. Mashadov bu cinneti bitirmeye çalışıyordu. Stalin tarafından sürgün edilmiş bir ailenin Sovyet ordusunda albaylığa yükselerek sadakatle hizmet vermiş, Çeçenistan bağımsızlığı için de mücadele etmiş oğluydu. Askerlik etiğiyle ilgili duruşunu yeni çıkan Çeçenistan Günlüğü kitabının yazarı ve Mashadov hakkında "ondan daha cesur ve asil pek fazla adam düşünemiyorum" diye yazan gazeteci Thomas Goltz böyle anlatıyor: "savunmadaki dehasıyla 1996'da koca Sovyet ordusunu.. utanılacak bir ateşkese razı ettikten sonra odadaki, Kızıl Ordu'dan eski silah arkadaşlarına...Çeçenler'e yönelik bir tecavüz, işkence ve genel bir yıkım politikası uygulayarak üniformalarına leke sürdüklerini söyledi". Ölüm emri verdi mi? Belki de Ruslar geldiği taktirde ele geçmemek için kendisini öldürmeleri emrini verdiği bir koruması tarafından vurulan Mashadov yazık ki Çeçen siyasetindeki tek lider değildi. Gene de Çeçen halkının meşru ve saygın bir lideri olarak geleceğe yönelik bir barış arayışında kilit isimdi. Mashadov'un da giderek kabullendiği gibi Çeçenler'in bağımsızlık deneyleri başarılı olmadı. Bugün için en gerçekçi yol, Çeçenler'e yönelik genel bir affın ardından özerklik için gerekli ekonomik ve siyasi adımları atmak ve bağımsızlık hedefini zamana yaymak olmalı. Ruslar'ın kendi şiddetlerini kontrol altına almaları ve Çeçenistan içinden ve dışından seçkin Çeçenler'in katılacakları bir seçim örgütlemeleri gerekir. Vladimir Putin, Çeçenistan'ı ve genelde Kuzey Kafkasya'yı daha da çığırından çıkarabilecek bir adım attı. Sonuçları tüm taraflar açısından acı olacaktır.
|