Etiyopya mı?
Hepimiz Etiyopya'ya neden geldiğimizi, neden sarı humma ve menenjit aşısı olmak pahasına beş saat süren bir yolculuktan sonra Afrika kıtasının en fakir ülkelerinden birine ayak bastığımızı merak ediyoruz. Başbakan Erdoğan 2005'i Afrika Yılı ilan etti ve Dışişleri Bakanlığı'nın raflarında hazır bekleyen bir Afrika Planı var. Buna göre yılın kalan bölümünde yedi ülkeye daha gidilecek, Afrika ile (olmayan) ticaret hacmimiz neredeyse katlanacak vs. Ama yine de, Başbakan'la seyahat eden basın ve işadamı heyetindekiler, kendi kendilerine sormadan edemiyorlar: Neden Etiyopya ? Modern seyyahların kutsal kitabı Lonely Planet rehberi, Etiyopya'yla ilgili paragrafını söyle açıyor: "Etiyopya'ya seyahat, herkesin içebileceği bir çay değil; zira burada turizm altyapısı yok ve mektuplarınızı güvercinle göndermek emailden daha hızlı. Ama çevre müthiş, insanlar sıcak, tarih duygusu yanı başınızda ve kalabalık turist grupları derdi yok." Bu "davetkar" cümleye bir de kişi başına milli gelir oranının 100 dolar olduğu ve en büyük sektörün tarım (kahve) olduğu Etiyopya'nın pek bir şey alacak parası olmadığını da ekleyin. Zaten Etiyopya denince akla, açlık ve kuraklık görüntüleri gelmez mi?
Tabii tüm bunlara karşın Etiyopya önemli bir yer. Antropolojik açıdan insan ırkının gelişimi ve 3 dinin evrimi açısından hep merkez olmuş. Uzun bir Hıristiyan, Musevi ve İslamiyet geçmişi var. Grubumuzdaki bazı tarih meraklıları Habeşistan'ın Aceh gibi önemli bir Osmanlı vilayeti olduğunu mırıldansa da kimse tam çıkaramadı. Adis Ababa'daki Etnoğrafya Müzesi, arkeologların "Lucy" ismini taktığı 3.5 milyon yaşındaki anneannemizi barındırıyor. Ama sahi, biz Etiyopya'ya neden geldik? Başbakan'ın geçen gün dış politikadaki açılımlarını eleştirenleri "vizyonsuzluk" la suçladığı AKP grup toplantısındaki mesajları aklımızda. Eleştirmeyelim, anlamaya çalışalım diyoruz. Yine de bu sıkışık gündem varken Etiyopya'ya neden geldiğimizi, buradaki "vizyon" u aramaktayız. Hükümet "çok eksenli dış politika" anlayışını benimsemiş durumda. Ahmet Davutoğlu'nun "Stratejik Derinlik" kitabıyla özdeşleştirilen bu anlayış, Türkiye'nin AB ve ABD eksenine sıkışıp kalmamasını, Uzakdoğu ve Afrika gibi geleneksel ittifaklarımızın dışında kalan alanlara yönelmeyi gerektiriyor. Ama neden Etiyopya?
İşte tam bunları kafamızda tartarken, TİKA yetkilileriyle tanışıyor ve Etiyopya'ya neden geldiğimiz konusunda günün en ikna edici açıklamalarını duyuyoruz. Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı, geçmişte çok parlak bir performans sergilememiş, devlette kadrolaşma ya da Azerbaycan'da darbe gibi olaylarla anılır hale gelmişti. Oysa akademisyen kökenli yeni başkanı Hakan Fidan önderliğinde TİKA gelişmiş ülkelerde gördüğümüz tarzda dinamik bir yardım kuruluşu olmayı hedefliyor. "Afrika'nın kapısı" olarak görülen Etiyopya ofisi dahil 15 ülkede ofis açmışlar ve Batılı standartlarda cüzi de olsa Türkiye için küçümsenmeyecek bir başlangıç sayılabilecek 20 milyon dolarlık yardım ve teknik eğitim dağıtıyorlar dünyanın çeşitli yerlerine. Fidan, "Yardımı diğer ülkeler gibi dış politikada önemli bir enstrüman olarak görüyoruz" diyor. Amaç Türkiye'nin profilini yükseltmek. Büyük ülke olma iddiasındaki her güç gibi davranmak. Sonunda biri neden Etiyopya'ya geldiğimizi açıklayabildi..
|