Çiçek'ten, 1 Nisan'a nokta...
Bir ay sonra yürürlüğe girecek Türk Ceza Kanunu'na gelen eleştiriler dikkate alınıp, değişikliğe gidilebilir mi? Adalet Bakanı Cemil Çiçek, dün noktayı koydu: "Hükümetimizin gündeminde TCK'da yeni bir değişiklik yok..." Çiçek'in tepkisi ise TCK'ya eleştiri yöneltenlere. Meclis Kulisi'nde sohbet ederken Çiçek, önündeki TCK'yı gösterip ekledi: "Yasa tasarısı hazırlanırken konuyla ilgili 400 kuruluşa taslağı gönderdim. ' Herkes görüşünü buna göre bildirsin, gerekli düzenlemeleri yapma imkanına kavuşalım' dedim. Ama birçok kuruluş ilgi göstermedi..." Sadece kendisinin değil, Adalet Komisyonu Başkanı Köksal Toptan'ın da yasa Meclis'e sevk edildikten sonra oluşturulan Alt Komisyon'da aynı davranışı gösterdiğini belirtti. Birçok kuruluşun temsilci dahi göndermediğini anımsattı. Kolluk güçlerinden yükselen eleştirilere ise Çiçek'in yanıtı şöyle oldu: "Şimdi, 'suçluyu yakalamak için savcıyı beklemek zorunda olacağım' diyor. Bu doğru değil. Ben de ona, 'Bugün kapkaç eylemi yapmış bir kişiyi yakalamak için emniyet müdürü ve amirinden emir mi bekliyorsun?' diye soruyorum. O zaman nasıl suçluyu yakaladığında, komiserine veya amirine bilgi veriyorsan, şimdi savcıya bilgi vereceksin..." Bakan Çiçek, Polis Vazife ve Salahiyetleri (yetkileri) Kanunu'nun yürürlükte olduğunu anımsatarak devam etti: "Polisin suç esnasındaki yetkisi, Kanun'un 9'uncu maddesinde belirlenmiş. Burada polisin elinden yetki alımı yok. Sadece bu işi savcıyla birlikte yap, işini sağlama al ki, daha sonra yakaladığın suçlu mahkemeden salıverilmesin, dava da AİHM'den dönmesin..."
Ramazan orucu Yine de kanundan kaynaklanan bazı boşlukların olduğunu anımsattığımızda ise Çiçek'in tepkisi şöyle oldu: "Önleyici kolluk kuvvetinin de oluşması, bunun yasal bir zemine bağlanması gerektiği görüşüne ben de katılıyorum. Ancak, bugünkü tepkiler ramazanda oruç tutmayıp, daha sonra 'ramazan orucu tutacağım' demeye benziyor. Avrupa Birliği yasayı virgülüne, noktasına kadar inceledi. Biz de onlarla görüşerek Avrupa'daki örneğine göre hazırladık. Buna da herkes uymak zorunda..." Çiçek'in bu aşamada yasayla ilgili dikkat çektiği bir durum da telefon dinlemelere ilişkin. Daha önce mahkemeden bir karar alınıp süresiz telefon dinleme yapılırken, 1 Nisan'dan itibaren dinlemenin en fazla üç ay süresince olabileceği kuralının çalışacağını hatırlatıyor. Savcı sayısının eksikliği ve kanunla birlikte cezaların iki kat artması sonucu infaz kurumlarının eksikliğiyle ilgili olarak da Çiçek şunları söylüyor: "Bu sıkıntılar da aşılacaktır elbet..." Her değişim ve reformun yarattığı korku, TCK'da da ortaya çıkıyor. Birini yakalayıp, sonra delil arama yerine, delilden suçluya ulaşma yöntemi tersine dönüyor. Sistem tersine döndüğü için korku da yüksek oluyor. Sonuçta, hazırlanan kanunun daha iyi uygulanması için ne gibi önlemler alınması gerektiği yerine, mevcut durumun nasıl korunacağına ilişkin arayış başlıyor. Oysa, bazı yerlerde çözümler üretilip uygulamaya konmaya başlanmış. Örnek mi; TCK'nın hazırlanmasında emeği geçen Hukukçu Adem Sözüer Kayseri Savcılığı'nı gösteriyor... Adli kolluk ile savcının birlikte çalışacağı, genetik takibe olanak tanıyan, laboratuvarı olan ayrı bina kurma çabası Kayseri'de başlamış... Demek ki, yapıcı eleştiri içinde kalıp çözüm arandığında, polisin de rahat edebileceği sistemler kurulabiliyor...
NOT: Üç gün önce bu sütunda AKP'nin Yerel Yönetimler Danışma Kurulu toplantısına, üst düzey bürokratların katılmasını eleştirmiş, "bürokratik etik" açıdan doğru bulmamıştık. Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, Basın Danışmanı Burcu Eyisoy aracılığıyla, Kızılcahamam'da basına kapalı yapılan toplantıda masasının üzerinde ve listede adı bulunabileceğini, ancak kendisinin toplantıya katılmadığını açıkladı. Başbakanlık Müsteşar yardımcıları Mustafa Çetin ve Emin Zararsız ile diğer üst düzey bürokratların bir parti toplantısına neden katıldıkları konusunda, "danışmalarda bulunmak için" açıklaması getirdi. Zaten, bürokratik etik açıdan eleştirdiğimiz de buydu...
|