| |
Basın Konseyi
Basın Konseyi'miz bendenize, AB'ye inanmayan kesimlere "hakaret etmekten" uyarı cezası kesmiş. Gurur duymadım desem yalan olur. Bilfarz, basın mesleğini kötüye kullanmaktan, basın kartıyla çıkar elde etmekten, iş aleminden baskı, tehdit vesaire yoluyla menfaat temin etmekten, meslekteki yüksek mevkileri kullanarak siyaset ve bürokrasiye şantaj yapmaktan, teşvik kovalamaktan, müessese batırmaktan, patron söğüşlemekten veya sebepsiz zenginleşmekten falan ceza yememişiz ya, daha ne isteriz. Nihayet zaten bir uyarı cezası... Uyarız olur biter! Efendim, 17 Aralık'ta müzakere tarihi alınmasından sonra bir yazı kaleme almışım ve yazının bir yerinde demişim ki, "Ben kimseyi AB'ye ikna etmek zorunda değilim. Tıkma akıl kar etmez. Zaten bu işe beyin nakli de yetmez." Ceza yediğim cümle bu. Peki kime hakaret etmişim? Kimseye! Ama vatandaşımızın biri tutmuş, kendisine hakaret ettiğim iddiası ile beni Basın Konseyi'ne şikayet etmiş. Şöyle düşünmüş olmalı: "Ben AB'ye inanmıyorum. İlker Sarıer de AB'ye inanmayanların ne tıkma akılla ne de beyin nakli ile düzelemeyeceğini söylediğine göre, demek ki bana hakaret etmiş oluyor." İyi de, bir garip yazar olarak ben kime hakaret etmiş oluyorum? "Kimse" ye! Buradaki "kimse", hani, "Bu evde kimse yok" deriz ya, oradaki "kimse" olmuş oluyor. Siz, burada kimse yok dediğinizde, kimse yoksa, orada kimse olmamış oluyor. Fakat birisi çıkıp, "ben varım" derse, orada kimse olmuş oluyor. İşte böyle bir durum söz konusu. Bana göre ben kimseye hakaret etmedim. Fakat birisi ortaya çıkıp, "Bana hakaret edildi" dediği için, ortaya bir "kimse" çıkmış oldu. O vatandaş kendi açısından kendisini "muhatap" sayabilir. Ama benim muhatabım değil ki! Hem, "Beyin ameliyatı bile yetmez" ifadesi nihayet bir teşbih, bir metafor değil midir, tanrı aşkına? Bir üslup hadisesidir neticede. Gerek şikayet merciinin, gerekse ceza veren Basın Konseyi'nin, gerçekleşmesi mümkün olmayan "hipotetik" bir ifadeyi ciddiye aldığına bakınca insan ürküyor. Biz yazdık diye beyin cerrahları derhal bir tarama başlatıp, "AB'ye karşı düşünenleri" beyin ameliyatına mı çekeceklerdi be mübarekler? Bu ülkede, gide gide, espri yapılmasına, teşbihe, metafora da mı yasak konacak? Keşke şöyle yazsaydım: "Çok muhterem AB'ye karşı olan kesimler. Tutucu ve şoven fikirlerinizin yerine ilerici, çağdaş ve evrensel düşünceler koymak için, hem tarih hafızasını güçlendirici haplardan, hem de beynin fonksiyonlarını yükseltici vitamin ve uyarıcılardan yararlanabilirsiniz. Mutlaka bir hekim kontrolünde olmak kaydıyla, özellikle beyin kimyasallarının düzenlenmesine yardımcı ilaçlar almak, ayrıca her gün düzenli spor yapmak da işlevsel olabilir." İster misiniz şimdi aynı okuyucu, bana doktor tavsiye edildi diye şikayette bulunsun. Mezkur ikaz cezasını, "Patlak Traktör Lastiklerini Ekonomiye Kazandırma Konseyi"nden değil de, yüce Basın Konseyi'nden yediğim için yine de gurur duyduğumu ifade etmek isterim.
|