Cin şişeden çıkınca...
Erkan Mumcu'nun istifası, iktidar partisinde "hafife alınmaya" çalışılsa da ağırlıklı bir etki yapmış. Öncelikle şunu belirtmek lazım ki; AKP'de bugüne kadar "parti disiplini içinde olayım" yaklaşımıyla susan milletvekilleri konuşmaya başlamış. Cin şişeden çıkmış... Çuvalın ağız bağı çözülmüş... Yansımaları da iki gündür Meclis'te görülüyor. İktidar partisi 366 gibi çoğunluğu olmasına karşın, Meclis'i toplamak için gerekli 184 sayısı bir yana, kanun maddesinin geçmesi için aranan 138 milletvekilinin oyunu dahi Genel Kurul salonunda zor buluyor. Buna neden tabii ki tek başına Mumcu'nun istifası değil. Ancak, istifa uzun süredir yaşanan sıkıntının dışa vurmasını tetiklemiş. AKP milletvekillerinin sıkıntılarına gelince. Birinci sırada, Mumcu'nun da istifa gerekçesi; "misafir gibiydim" diye açıkladığı "aidiyet duygusu" yer alıyor. İkinci sırada ise ilgi... Bu konuda eleştirinin büyüğü Başbakan Erdoğan'a.. Meclis'e salı günleri gelip grup toplantısında konuşmakla yetinmesi, kendileriyle oturup sohbet etmemesi eleştirilerin başında geliyor. Sadece grup yöneticilerinin işaretine göre el kaldırıp indiren makine olarak algılanmalarından rahatsızlar. Oysa, geçmişte İsmet İnönü başta olmak üzere, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Turgut Özal'ın ve hala Deniz Baykal'ın kulise gelip milletvekilleriyle vakit geçirmesini örnekleriyle sıralıyorlar. Özetle; "önemsendiklerine ilişkin" veriyle karşılaşmamaları ve "siz kim oluyorsunuz, ben seçtirip getirdim" şeklinde algılanmaları sıkıntılarının başında geliyor.
Teşkilat sorunu İkinci bunalımları teşkilatla... "İlimde parti teşkilatını ben kurdum, şimdi içeri giremez oldum" söylemleri iktidar kulisinde sıkça duyuluyor. Bu söylemin, geçmişte Milli Görüş içinde yer almamışlar tarafından seslendiriliyor olması dikkat çekiyor. İl ve ilçe teşkilatının ihale, atama, tayin, terfi işleriyle fazlasıyla uğraşıyor olması da sıkıntının bir başka boyutu. Bazılarının derdi de başka.. Listenin alt sıralarında yer alıp ummadığı bir anda milletvekili seçilenler, bir daha aynı şansın yüzlerine güleceğinden emin olamıyor. Başka partide liste başı olabilmenin hesabını yapıyorlar... Bu gerekçelere bakıldığında şu söylenebilir ki, yarın AKP'den çok büyük bir kopmanın olacağını söylemek olası değil. Ancak, gelecek haftadan sonra bazılarının bağımsızlar sırasına oturdukları, bazılarının da DYP'nin kapısından girdikleri görülürse şaşmamak lazım. Nitekim DYP yönetimi de AKP'den kendileriyle temas içinde olanların bulunduğunu gizlemiyor. Buna rağmen, Erkan Mumcu'nun istifasının, Meclis'te 5 milletvekili ile temsil edilen DYP'nin, 20 milletvekiline ulaşıp grup kurma şansını frenlediği de bir gerçek...Mumcu ve arkadaşlarının bundan sonra ne yapacaklarına gelince.. Telefonla konuştuğumuz Erkan Mumcu, "Bugünden yarına bir çabamız yok. Bir alternatif yaratacağız" yaklaşımında. Birlikte hareket ettiği arkadaşlarının sözlerine bakılırsa, merkez sağdaki herhangi bir partinin içinde de yer almayacaklar. AKP'den veya CHP'den koparılacak milletvekilleriyle hemen grup kurup siyasi oluşumlarını sağlama gibi arayışları da yok. Mevcut partilerin içinden milletvekili kopararak yola çıkan, DP'den DTP'ye, YTP'ye kadar birçok siyasi oluşumun bir yere varamadığını da görüyorlar. Bunun yerine, ekonomide sağlanan istikrara zarar vermeden, yanlışları her platformda dile getirerek, 1983'te Özal'ın yarattığı dört eğilimi yeniden oluşturmanın çabası içinde olmayı amaçlıyorlar. Aradıkları, siyasetin sağında veya solunda değil, merkezinde yapılanma. Başarı şansları var mı? Soruya bugünden kendileri de yanıt veremiyor. Bununla birlikte, iktidar kulisindeki havaya bakıldığında, AKP yönetiminin "alternatifsizliğin" yarattığı rahatlık içinde olamayacağı görülüyor.
|