| |
|
|
Ferhat Göçer'le, aşk da bir başka..
Doktor Ferhat Göçer'le bir 14 Şubat yaşamadı iseniz, kusura bakmayın, bir "Sevgililer Günü" yaşamadınız demektir.. Türk Kalp Vakfı'na binlerce teşekkür.. Tüm seven kalplerin gecesini kendi kalpleri için seçmeleri nasıl bir inceliktir.. Ve de bu geceye Doktor Ferhat Göçer'i koymaları.. O gece orada olan yüzlerce kalbi ısıtırken doktor, o kalpler de dört çocuğu daha yaşatacak kalp ameliyatlarını ödediler.. Altı pırıl pırıl çocukla tanıştık ilk.. Bu vakıf olmasa, hayatta olmayacaklardı, büyük olasılıkla.. Nasıl şirin şeyler.. Her şey şirindi o gece zaten, Atatürk Kültür Merkezi'nde.. Nasıl güzel, nasıl sıcak, sımsıcak bir geceydi.. Işık saçan, nasıl genç ve de nasıl güzel bir senfoni orkestrası.. Birbirinden güzel genç kızların ellerinde enstrümanlar.. Şef Özgür Sevinç.. İlk defa izliyorum onu.. Ve Ferhat!.. Her dilden, her türden aşkın en güzel şarkıları ile Ferhat.. Türkçe.. İspanyol, Fransız, İngiliz, İtalyanca söylüyor. Operanın en güzel aşk aryalarını söylüyor.. Müzikallerden aşk söylüyor.. Türk, yabancı popun en güzel aşk şarkılarını söylüyor.. Türkülerin, zaten hepsi aşktır.. Söylüyor.. Türk musikisinin en güzel aşklarını dillendiriyor.. Doktor Ferhat tüm aşkları yaşatıyor.. Tüm aşıkları ısıtıyor.. Öyle de muhteşem söylüyor ki.. Bir çocukluk oyunumuz geldi aklıma.. O zaman radyo devirleri.. Gece oldu mu, en büyük eğlence o.. Hele bir de sevdiğimiz müzik programı olursa.. Şarkı tutardık.. İlk annem başlardı.. "Bu şarkı benim olsun!.." Nasıl eğlenir, nasıl gülerdik.. Kulağına eğildim Ece'nin.. "Bu şarkı benim olsun" dedim.. O an içimden geldi ya.. Ve Doktor şarkıya girdi.. İnanır mısınız?.. Radyo günlerinden kalan bir tango.. Ve daha inanır mısınız?. "Sevdim bir genç kadını.. Ansam onun adını.." Ece gülmeye başladı, gözlerime bakarak.. Ve Ferhat'ın her konserinde mutlak bir soprano vardır.. Geldi sahneye.. Olmaz böyle şey.. "Carmen"in şarkısını okudu.. Carmen'in o ünlü aşk şarkısını.. Ece ile tanıştığımız gece, "Carmen'e gidelim" demişti bana.. Ve "İlk yarının son şarkısı" dedi, Doktor.. Bakın yarı finale.. "İkinci bahar yaşıyor ömrüm.. Gel benim yarim oluver şimdi!.." Arkamda oturan İbrahim Kefeli, kulağıma eğildi.. "Bu repertuarı ya sen yaptın, ya sana göre yapıldı" dedi.. İkinci yarıda coştu da coştu doktor.. Söyledikçe söyledi.. "Bitti" dedikten sonra, beş defa daha söyledi.. Benim şarkılarım, türkülerim söylenmeden bitmezdi çünkü.. Önce "Mustafa Çavuş"un ölümsüz Hisar buseliki.. "Dök zülfünü meydane gel Sür atını ferzane gel Al dayreni hengâme gel Bülbül senin, gülşen senin Yar amman amman.." Ardından, ölümsüz, Sarı gelin.. Saçın uzun örmezler Gülü gonçe dermezler, Sarı Gelin.. Bu sevda ne sevdadır Seni mene vermezler Neynim aman aman Neynim aman aman, suna yarim.. ve final.. "Allı turnam bizim ele varırsan, Şeker söyle, kaymak söyle bal söyledi.." Bal söyledi doktor.. Ballar akıttı gönüllere..
Çıktık.. Günay'a uğradık.. Günaysız, Sevgili Günaysız gece biter mi?.. Nazan Öncel sahnede.. Nasıl kibar, nasıl şık bir "Hoş geldin" dedi.. Sevgili kardeşim Aykut Işıklar'ın kulaklarını çınlattım.. Beni tanıyan hiç kimsenin yapmayacağı bir ayıp yakıştırma yapmıştı da.. Sezen-Nazan karşılaştırması yapanlara karşı çıkan yazıma, 15 yıllık bir şarkısı ile en zarif yanıtı Nazan, kendisi verdi.. Sezen'i yüceltmek, Nazan'ın değerini alçaltmaz.. O Nazan'dır.. Sezen bir anıt!.. Ece'nin annesini aldık, Lütfi Kırdar'ın önünden.. Onlar Sezen'in konserine gitmişlerdi.. "Öldük" dedi.. "Öldük.. Ata Demirer de harikaydı ama Sezen öldürdü bizi.."
|