|
|
Şehir mi, dağ başı mı?
İstanbul'un önemli sorunlarından biri de otopark... Yeterli otopark olmadığı gibi, iyi de işletilmiyor. Çünkü, çoğu "sokak çeteleri"nin elinde. İşletmeye veren de belediyeler. Ve buralarda insanlara iyi hizmet verilmediği gibi, zaman zaman hakarete varan davranışlar da sergileniyor. Hem de polisin gözü önünde... Birkaç gün önce gazeteci-yazar Mehmet Metiner, benzer bir duruma maruz kaldı. Metiner, arabasını bıraktığı Taksim'in göbeğindeki Kasımpaşa Kulübü tarafından işletilen otoparka gittiğinde cep telefonu çaldı ve konuşmaya başladı. Sonrasını Metiner anlatıyor: "Bu arada kulübenin önünde bir kalabalıklaşma oldu. Ben de park fişini çıkarırken, cep telefonumu kulübenin kenarına koydum. O sırada arabam geldi. Tam hareket ederken birden cep telefonumun olmadığını fark ettim." Metiner, kulübedeki görevliye "Burada unutmuş olabilir miyim?" diye sordu ama sorduğuna da bin pişman oldu. Duymadığı hakaret kalmadı. Dahası, neredeyse dayak yiyecekti. Çaresiz kalan Metiner, Beyoğlu Emniyet Müdürlüğü'ne gitti. Telefon için değil ama, hakarete uğradığı gerekçesiyle şikayetçi oldu. Polis ekibi olay yerine geldi. Söz yine Metiner'de : "Polis ekibi baş edemediği için ikinci ekibi çağırmak zorunda kaldı. Adamlar tam şehir eşkiyası. Burayı kiraya veren de İstanbul Büyükşehir Belediyesi. Böyle bir şehir olabilir mi? Ben yurttaş olarak kendimi aşağılanmış hissettim. Bu işin bir sahibi yok mu?" Metiner'in telefonu gitti, ağır hakaretler, küfürler yedi ve şikayetçi oldu. Peki ya sonuç? Hakaret eden kişiyi savcılık salıverdi. Otoparkta ise değişen bir şey yok.
|