Çizmeli dansçılar
Afrikalı kölelerden esinlenerek geliştirilen gumboots dansı, sokak çocuklarıyla yapılan muhteşem bir gösteri. İşin sırrı "çizme"lerde.
Güney Afrika'da ırkçı sistemin sürdüğü yıllardı. Africaans dilinde "ayrımcılık" demek olan "apartheid" yürürlükteydi ve köleliği simgeliyordu. 4 milyon beyaz adam, 14 milyon zenciyi yönetiyor, birçoğunu ayaklarında zincirlerle altın madenlerinde çalıştırıyordu. Madenci köleler, karanlıkta, dizlerine kadar pis suların içinde çıplak ayakla çalışıyorlardı. Bazen haftalar boyunca gün ışığına çıkmayan kölelerin bacakları suda durmaktan sık sık mikrop kapıyordu. Bir gün patronlar bir karar aldılar: Kölelere kauçuk çizmeler verilecekti. Bu, onların sağlığını düşündüklerinden değildi elbet. Madenciler, ayakları yara olmazsa daha çok çalışabileceklerdi. Ama kimse, "gumboots" denilen bu çizmelerle, yepyeni sanatsal bir direnişin doğacağını akıl etmemişti.
ZİNCİRLE MELODİ Çalışırken konuşmaları yasak olan madenci köleler, önce birbirleriyle iletişim kurabilmek için bir çeşit mors dili icat ettiler. Çizmelerine çeşitli ritimlerle vuruyorlar, zincirlerini şakırdatıyorlar, bu sesler de karanlık koridorlarda yankılanarak arkadaşlarına ulaşıyordu. Bu tınılar, yavaş yavaş muhteşem bir tempoya dönüştü ve çamurla karanlığın içinden unutulmayacak bir müzik doğdu: Çizmelerin müziği! Köleler için gumboots müziği artık yaşamlarına renk katan tek şeydi. Akşamları işten sonra çamurun ortasında çizmeleriyle ritim tutmaya, zincirleriyle melodiler yaratmaya ve şarkılar söylemeye devam ettiler. Paul Simon 80'li yıllarda bu müziği keşfederek, onların 'çizmeleriyle albüm yapan' (Graceland) ilk sanatçı oldu. Bir süre sonra Soweto'da genç bir kadın, sokak çocukları için bir folklor atölyesi kurdu. Burada yetişen gençler, gumboots dansını muhteşem bir gösteriye dönüştürmeyi başardılar. Önce Güney Afrika'da sahneye çıkan grubun ünü dünyanın en önemli prodüktörlerine kadar yayıldı. Ve bu gençler, sokaklarda suça yöneleceklerine ya da babaları gibi altın madenlerinde kölelik edeceklerine kendilerine bambaşka bir kader çizdiler. Altlarında bir pantolon ve ayaklarında bir çift çizmeyle dünyayı kendilerine hayran bırakan bu sanatçılar, her temsilde, zencilerin özgürce yaşayabilmesi için canlarını vermiş olan madenci -kölelere de saygılarını sunuyorlar. Dünyada binlerce kişinin gördüğü gumboots inanılmaz bir şov. Sade bir dekorun içinde, 12 genç adam ve 12 çift çizmeyle, kimi kez oynak ritimlerle yerimde duramayarak, kimi kez hüngür hüngür ağlayarak iki saat geçirdim... Ama gösteri hakkındaki en doğru yorumu, solfej dersine gitmemek için her hafta başımın etini yiyen yedi yaşındaki oğlum yaptı: "Anne, eğer müzik buysa, ben böyle bir müzisyen olmak istiyorum." Ne cevap verebilirdim ki? Evet, hakikaten "müzik buydu" ve bazen müzisyen olabilmek için bir çift pabuç bile yeterliydi...
Sedef Ecer
|