| |
İşte fırsat
Başbakan Erdoğan dün Sakarya'da bir grup aileye iki yardım kuruluşunca yaptırılan konutların anahtarlarını verdi. Güle güle, sağlıkla otursunlar. Ancak içimiz burkuldu. Çünkü Erdoğan'ın anahtarlarını törenle dağıttığı evler, deprem konutlarıydı. Bu, 17 Ağustos yıkımından 5 yıl 4 ay 28 gün sonra hâlâ "kalıcı konut" sorununun tam çözülemediği anlamına geliyor. Sadece burukluk değil, ürperti de hissettik. Marmara depreminin yaraları onca zamanda tümüyle sarılamadıysa, "büyük deprem"e hazırlığın temposundan kuşkuya düşmemek elde mi? Oysa Işıkara hoca her an 6'nın üstünde deprem bekliyor. Son 4 yılda meydana gelen 38 büyük depremden 30'unu önceden tahmin eden Amerikalı sismolog John Randl, 2010'a kadar Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ta 7'nin üstünde deprem olacağını söylüyor. Dünya Bankası'nın Doğal Afetler Programı'nda Türkiye sorumlusu Wael Zakout ise depremle ilgili güçlü bir kurumsal yapı oluşturulmamasından yakınıyor ve ekliyor: "Türkiye doğal afetlere hazırlık açısından henüz Avrupa, ABD, Japonya düzeyinden uzak. Bunun için çok çaba harcaması gerekiyor..." Peki bu uyarılar hiç olmazsa kamçı etkisi yapıyor mu? İstanbul'daki hazırlıkların son durumunu Afet Koordinasyon Merkezi'nin (AKOM) raporlarından aktaralım: Zemin açısından riskli bina incelemesi sadece Zeytinburnu ilçesinde tamamlanabildi. Tehlikeli konutların boşaltılmasına başlanamadı. Avcılar, Küçükçekmece, Esenler, Bağcılar, Güngören, Eyüp gibi depremde en ağır kayıpların yaşanacağı ilçelerde tahliyelerin 2006 sonuna kadar gerçekleştirilmesi ümit ediliyor. Bu arada Avcılar kaymaya devam ediyor. "Fitili ateşlenmiş bomba" diye tanımlanan Ambarlı ise Allah'a emanet... AKOM Başkanı Mesut Pektaş bir süre önce SABAH'a "Hazırlıkların yetersizliğini" itiraf ettiğine göre, gerisini varın siz düşünün. Nice'de bir toplantı Dünya Bankası yetkilisine göre, 17 Ağustos felaketinden bu yana geçen sürede en önemli kazanım "Deprem bilinci"nin oluşması. Ama bize sorarsanız, bu bilinç paranoyaya dönüşmüş korku aşamasından öteye geçemedi. Ve Güney Asya felaketinden sonra korkularımıza bir de tsunami eklendi. Her ne kadar veriler Türkiye kıyılarında bu olasılığın birkaç binde bir olduğunu ortaya koysa da, bilim adamları Marmara'da büyük bir depremden sonra bile en fazla 1-2 metrelik dalgaların -o da belkioluşabileceğini söylese de, ortalık felaket senaryolarından (örneğin Prof. Dr. Celal Şengör 7.6'lık deprem sonrası Yeşiköy'ü vuracak 5 metrelik dalgalardan söz ediyor) geçilmiyor. Tabii "Devlet önlem alsın" çağrılarından da. Ne gibi önlem istiyorsunuz? Cevap: Tsunamiye karşı erken uyarı sistemi kurulsun. Peki. Buyurun: Fransa'nın Nice kentinde 25 Şubat'ta bir sempozyum yapılacak. Fransa, İtalya ve İspanya'nın Akdeniz kıyısındaki büyük kentlerinin belediye başkanları katılacak. Konu: Akdeniz'de tsunami erken uyarı sistemi kurmak. Bu toplantı için hazırlanan raporlarda Afrika kıtasının kuzeye doğru yılda 2 santimetre ilerlediği anlatılıyor ve büyük bir deprem ile onu izleyecek tsunami kastedilerek, "Tehlike pek de uzağımızda değil" deniliyor. Raporlarda, 1980-2000 döneminde dünyada 157 tsunami gözlendiği, bunun 9'unun Akdeniz'de meydana geldiği de belirtiliyor. Madem Marmara'da ve diğer denizlerimizde tsunamiden korkuluyor, kıyı şeridindeki büyük kentlerin yöneticileri bu çalışmaya destek verip, Türkiye'nin de erken uyarı sistemine katılmasını sağlasınlar. Hazır önümüze bir fırsat çıktı, kaçırmayalım...
|