Putin fazlasını verdi...
Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ortak toplantısı öncesinde Türk heyetinde "ihtiyatlı bir sevinç" göze çarpıyordu. Önceki gece Erdoğan ile Putin'in baş başa gerçekleşen akşam yemeğinde Kıbrıs konusunun gündeme geldiği duyulmuştu. Buna rağmen Erdoğan'ın yakın çevresi konu hakkında fazla konuşmak istemiyor, "Biraz bekleyelim" demekle yetiniyordu. Nitekim, beklenen an devlet konukevi niteliğinde de olan President Oteli'ndeki Putin ve Erdoğan'ın Türk işadamlarına konuşması sırasında geldi. Kürsüye son konuşmacı olarak, -her ne kadar Türk pasaportuna aldığı vize ile Moskova'ya gelmiş olsa da- KKTC Sanayi Odası Başkanı Salih Tunar çıkmıştı. Tunar, KKTC'ye uygulanan izolasyonun kaldırılması gerektiğini belirterek şöyle demişti: "Bölgenin güçlü devleti olarak Rusya Federasyonu'nun Başkanı'ndan da destek bekliyoruz..." Ardından sözü alan Putin de beklenen açıklamasını yaptı: "KKTC'ye izolasyon adil değil. Tecrit adil değil. Eski ve hassas bir konu. Hassas hareket etmeliyiz. İlk aşamada Genel Sekreter'in planını aktif bir şekilde destekleyeceğiz.." Putin, bu düşüncesini sabah telefonda görüştüğü BM Genel Sekreteri Kofi Annan'a da aktardığını açıklıyordu. Putin, Güvenlik Konseyi'ne verilecek belgeye ve sürece katılacak taraflara da bağlı olarak Türkiye ile iletişim içinde olacaklarını da kayda geçiriyordu. Yani, 24 Nisan 2004'te Kıbrıs'taki referandumdan sonra Annan'ın izolasyonun kaldırılmasına ilişkin raporuna "veto ederiz" tehdidi ile engel koyan Rusya, tutumundan vazgeçtiğini açıklıyordu. Erdoğan: Jest yaptı Toplantı bittikten sonra Erdoğan rahatlamış bir yüz haline sahipti. Bir süre sohbet etme fırsatı bulduk. "Sabah Rusya Devlet Başkanı ile yeniden buluşmuştu. Putin, BM Genel Sekreteri'ni ararken kendisi de yanında mıydı?" Erdoğan, sorumuza önce "Hayır ben yanında değildim" diye başladı. Moskova'ya gelmeden önce Annan ile bir telefon görüşmesi yaptığını bildirdi. Hatta, Güney Asya'daki tsunami felaketi olmasa Annan ile yüz yüze görüşme planlamış olduklarını belirtip ekledi: "Ben buraya gelmeden önce Sayın Annan ile telefonla konuştum. Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki düşüncelerimizi aktardım. Akşam yemekte de Sayın Putin'e bu konudaki düşüncelerimi söyledim. Şimdi yeni bir süreç başlıyor..." Belli ki Erdoğan, önceki akşam Putin yemek buluşmasında Annan ile yaptığı görüşmeyi aktarmış. Bu konuda Annan'ın düşüncelerini de almasını Putin'e kendisi tavsiye etmiş. Putin de akşam Annan'a görüşmek istediği notunu iletmiş ve sabah da görüşme gerçekleşmiş. Peki, bundan sonra çözüm süreci nasıl işleyecek? Annan Planı yeniden mi ısıtılacak, yoksa tarafların masaya oturması ile mi halledilecek? Erdoğan şu yanıtı verdi: "Biz bunu daha önce de söyledik. 24 Nisan öncesindeki planımız ne ise yine kendi planımızla yola devam edeceğiz, yani win-win (kazan-kazan) politikamız devam ediyor..." Putin'in sabah heyetler arasındaki görüşmede Annan Planı'na ilişkin "veto ederiz" kararından vazgeçtiklerini, Annan ile de bunu konuştuğunu ilk Erdoğan'a söylemiş. Ancak bu kararını kamuoyu önünde de dile getirip getirmeyeceği konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamış. Türk heyetinin ihtiyatlı tutumu da bundan kaynaklanmış. Erdoğan'a "Putin'in tutumunu nasıl karşıladığını" sorduğumuzda ise yanıtı şöyle oldu:"Sayın Putin büyük bir jest yaptı..." Ermenistan sorunu Putin'in Türkiye'ye jesti sadece Kıbrıs ile sınırlı kalmadı. Kıbrıs gibi her aşamada Türkiye'nin karşısına çıkan Ermenistan sorununda da önemli mesaj verdi. Ermenistan sorunu ve bölge ülkeleri ile ilişkiler konusunda "Ben de Erdoğan gibi düşünüyorum" diye söze başladı. Sorunun çözümü için Azerbaycan-Ermenistan arasında Rusya olarak garantör ülke rolünü üstleneceklerini bildirdi ve ekledi: "Rusya Sovyetler Birliği döneminden kalma sorunların çözümü için arabulucu, hatta garantör olacaktır..." Ardından Erdoğan'ın açıklaması geldi: "Komşularımız arasında bir tek Ermenistan ile dargınız. Biz dargın komşu istemiyoruz..." Uluslararası arenada, her adımında karşısına çıkan iki konuda (Kıbrıs-Ermenistan) Türkiye dün Moskova'nın elinde bulunan anahtarı harekete geçirmeyi başardı. Rusya da yıllardır yakın ilişki içinde olduğu Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye tam üyeliği, Gürcistan ve Ukrayna'nın da ABD'ye yakınlaşması sonrası bölgedeki yeni partnerini buldu: Türkiye. Üçüncü ülkelere enerji alanında ortak yatırımlara gidilirken, Türkiye de Rusya'dan petrol ve doğalgazın ardından elektrik alımına da başlayacak. Mavi Akım, Ceyhan'a kadar götürülürken, burada kurulacak bir terminalde sıvılaştırılıp LNG olarak üçüncü ülkelere satılacak. Hatta doğalgaz boru hattı İsrail'e kadar da uzatılacak. Türkiye de bu ayın sonunda Cenevre'deki toplantıda Rusya'nın Dünya Ticaret Örgütü'ne girmesine destek verecek. Türkiye ile Rusya yakın gelecekte "stratejik ortaklık" belgesine de imza koyarsa şaşmamak gerek..
|