| |
Sanatsevere bir hizmetimiz olsun!
Wannabe: (argo) Başka birisi olmak isteyen kişi. Hayranı olduğu kişiyi taklit etmeye uğraşan kimse. Yazının bundan sonraki kısmında "Ben De Olucam" olarak anılacaktır. Türkçe karşılığı yok. Osmanlıca'da muhakkak vardır ama malumatım yok. Örnek vermek gerekirse Süleyman Demirel gibi konuşan, jest ve mimiklerini farkında olmadan taklit eden onlarca siyasetçi gördük. Fatih Terim gibi olanları da gördük. Necmettin Erbakan Hoca'nın etkilerini hâlâ gözlemlemek mümkün. Bu siyasi ve sportif figürlerden oluşan ve aklıma hemen gelen isimler.. Diğer branşlarda da çok var. Hıncal Uluç, Ayşe Arman, Cem Yılmaz, Hülya Avşar, Teoman gibi markaları da listeye ekleyelim. Bir de ismini bilmediğimiz kahramanları var bu sektörün. Tabii sadece birine benzeme isteği onun gibi konuşmak, onun gibi düşünmek değil. Öznenin yaşam şekli, tercihleri de itina ile adapte edilir. İşin acı tarafı o yaşam şekliyle hiç alakanız olmasa bile. Bir anda doğa dostu kesilirsiniz, futbola merak salarsınız, caz dinlemeye başlarsınız, resim sanatına merak salarsınız. Ben de zaman zaman gafil avlanırım. Alakam olmayan bir yerde bulurum kendimi. Daha önce hiç kurmadığım cümleleri kurarım falan. Sonra da tüyerim. Üstümden aktığını görürüm çünkü. Üç gün önce soğanın cücüğünü yiyordun, nerden öğrendin suşi'yi?.. Neyse lafı fazla uzattık. Benim meselem resim sanatına duyulan ilgiyle ilgili. Daha üç gün önce böyle bir merak yokken, bir anda İstanbul Modern adı altında bir cazibe alanı yaratıldı. Sahi İstanbul Resim Heykel Müzesi'ne neden gidilmiyor. Hani sanat aşkı? "Gittin mi İstanbul Modern'e?" Hayır gitmedim. 35 yıldır böyle bir merakım olmadı -ne acıdır ki- ve bir sabah kalktığımda da İstanbul Modern'e gitmeliyim kriziyle uyanmadım. Öyle görünüyor ki önümüzdeki dönem resim sanatında işlem hacmi bir hayli artacak. Müzayedeler, "onu şu almış, bunu şu satmış"lar havada uçuşacak, yeni Picasso'lar, Dali'ler bulunacak ambarlarda. Ben De Olucam'cılar da genel eğilim doğrultusunda saf tutacaklar. O halde bir iki uyarı yapalım. Resim sahteciliği özellikle de Avrupa'da inanılmaz boyutlarda. Üç ay kadar önce Guardian'ın ekinde okumuştum. Sonra Discovery Channel'da konuyla ilgili bir belgesel çıktı. Üstat mertebesindeki kimi ressamlar para basan sanatçıların eserlerini aynı onlar gibi yapabiliyor. Fırça darbelerinden tutun da resmi eskitmeye kadar tüm aşamalarda mükemmeller. O kadar ki, önde gelen galeriler, sanat otoriteleri bile farkı ayırt edemiyor. Çizip, imzalayıp bugüne kadar hiç bilinmeyen bir Gaugin'i tüketicinin beğenisine sunup kaskallıyorlar. Gerçek ortaya çıktığında mağdur tüketici sesini "ulan kek durumuna düştük, şimdi benimle kafa bulurlar" endişesiyle çıkaramıyor. Tarihin en büyük sahte ressamı Hars Van Meegeren'in çalışmaları en az taklit ettiği Vermeer'inkiler kadar değerli mesela. Üstat enselendiğinde "ben taklit yapmadım, aynısını yaptım" diyerek kendini savunmuş. Şimdi bu işe gerçekten meraklı olanların bile keselendiği alemde, Ben De Olucam'cıların alacağı hasarı merak ediyorum.
|